Anılarım: Lokum Kasasından Sinema Makinesi

DR. İSMAİL ULUKUŞ

Bilim ve tekniğe merakım ilkokul dördüncü sınıfta başladı. Bir büyüteç alıp sinemacılardan parça filimler bularak sinema makinesi yapmaya çalıştım. Beceremedim. Ama yine de lokum kasasından bir eğlence makinesi yapmayı başardım.

O yıllarda lokumlar şimdiki gibi güzel karton ambalajlar içinde satılmazdı. Tahta kasalarda satılırdı. İşte bakkaldan böyle düzgün bir lokum kasası buldum. Kısa yan tahtasında kareye yakın dikdörtgen şeklinde bir delik açtım. Deliğin arkasında bir dişli makara ile ileri geri haraket edebilen bir el feneri ampulu yerleştirdim. Deliğin hemen önünde 7x30 cm boyutlarındaki cam şeritlerin üzerinde kayabileceği bir yuva yaptım. Camları yanan çıranın alevine tutarak isliyordum. Makinemi, ampul yandığı zaman ışık beyaz duvara yansıyacak şekilde, bir sinemacı edası içinde yerleştiriyordum. Sonra camı, isli taraf dışarı gelecek şekilde bu yuvaya oturtuyordum. Kalem gibi ucu sivriltilmiş bir çöp parçasıyla camın üzerine karikatürler çizdiğim zaman görüntü çok büyümüş olarak duvara yansıyordu. Arkadaki ışığı ileri geri hareket ettirerek görüntünün büyüyüp küçülmesini sağlıyordum. Gerekirse camı kaydırarak bir başka hareket sağlıyordum. Renkli görüntü için de jelatin kağıtları kullanıyordum. Al sana hem renkli, hem de hareketli bir çizgi film!...

O zamanlar millet yoksul. Televizyon yok. Sinema var, amma ancak parası olanlar gidebiliyor. O bakımdan konu komşudan epey seyirci de topluyordum.

Yıl 1956. Artık ortaokuldayım. O yıl heyecanla geldi, geçti. Babam artık gardiyanlığı bırakmış, birkaç yıldır seyyar dondurmacılık yapıyordu. Daha iyi para kazanıyordu. Bir arsa alıp üzerine ev yapmayı planlıyorduk. Böylece kiradan kurtulacaktık. O yılın yazında bu gerçekleşti. Bir tanıdıktan gene aynı mahallede fakat çarşıya biraz daha yakın bir yerde bir arsa aldık. Babam para kazanmak için çalışmaya devam etmek zorundaydı. 13-14 yaşlarında bir ortaokul öğrencisiydim ve yapacağımız gecekondunun bütün kerpiçleri bu güçsüzün elinden geçti. Ev yapıldı, ama ne zorluklarla. Günlerce zeytin-ekmekle idare etmek zorunda kaldığımız zamanlar oldu.