İnsanın Akıl ve Mana Boyutları

DR. İSMAİL ULUKUŞ

Değerli okuyucularım,

Bir önceki makalemde sizlere insan varlığının beş boyutundan söz etmiştim.

Bunlardan Madde boyutu, Fizyolojik boyut ve Psikolojik boyut, hayvanlarda da bulunur. Diğer iki boyut, Akıl ve Mânâ boyutları, yalnız insana mahsustur. İnsanî davranışların temelini oluşturması nedeniyle bu son iki boyut üzerinde biraz daha durmak istiyorum.

Akıl Boyutundaki İnsan

Dördüncü boyut olan "akıl" boyutunda, aklın devreye girmesiyle, insan kişilik kazanır. Çünkü akıl, bir düşünme, analiz ve sentez yapma, karar ve hüküm verme mekanizmasıdır. Onun için bu boyut insanın "kişilik" kazandığı, kendi serbest iradesiyle, kendi hüküm ve kararlarıyla hareket ettiği bir boyuttur. Ancak bu boyutta, henüz, ilahi terbiye gerçekleşmediği için, kişinin davranışlarına, nefsin heva ve arzuları hakimdir. Yani kişi karar ve hükümlerini verirken, tamamen kişisel iradesini, kendi heves ve arzularını esas alır.

Bu Boyutta "İyi" ve "Kötü"

Onun için bu boyutta, kişinin isteklerine uygun düşen "iyi", bu isteklere ters düşen "kötü"dür. Bu sebeple kişi, çifte standart sahibi olmaktan kurtulamaz. Çünkü aynı durum, belli bir zamanda, kendi kişisel çıkarlarına uygun düştüğü için "iyi" olduğu halde, bir başka zamanda, bu kişisel çıkarlara ters düştüğü için "kötü" olur.

Bu boyutun bir başka özelliği, mal, mevki, para düşkünlüğüdür. Bu boyutta kişi, davranışlarının temel yönlendiricisi olarak nefsinin heves ve arzularını esas aldığından, nefsin bu isteklerini gidermeye yönelik her şey, çok büyük bir önem kazanır. Nefsinin arzularını doyuran her şeye karşı, kalbinde, çok büyük bir sevgi hasıl olur. Mal, mevki ve para gibi şeylere olan bu aşırı sevgi ve düşkünlük, sahibinin gözünde bunları ilahlaştırır. Diğer insanlara karşı, onu, acımasız ve merhametsiz bir hale getirir.