017  Yaratılış amacına uygun vücud yapısı


Değerli Kardeşim,

Geçen yazımda sizlere Allahü Tealâ'nın yarattığı her varlığı ilahi düzen içindeki işlevine göre en uygun nitelik ve yeteneklerle donattığını bir su örneğiyle açıklamaya çalışmıştım. Bugünkü yazımda da sizlere içinde yaşadığımız toplumsal düzenden bazı örnekler sunmak istiyorum.

Her gün gözümüzün önünde cereyan eden olaylara dikkatle baktığımızda, insan topluluğundaki bireylerin, toplum içindeki yapacakları işlere göre farklı niteliklerle donatıldığını görürüz.


# Harekî işlere, dışa dönük hareketli tipler

İnsan toplumundaki işlerin en önemli bölümünü, kuşkusuz, ihtiyaçlar sebebiyle, temeli mal ve hizmet üretimi olan, ekonomik faaliyetler oluşturmaktadır. Mal ve hizmet üretiminin de büyük kısmı beden gücü sarfedilerek yapılacak harekî işlerden oluşur. O sebeple toplumdaki fertlerin önemli bir bölümü, bu harekî işleri yapacak niteliklerle donatılmıştır. (Dışa dönük harekî tipler)

Harekî işleri yapacak olan bu insanlar, kaza ve beklenmedik olumsuzluklara karşı uyanık olmak durumunda olduklarından, dikkatleri sürekli dışa dönük yaratılmıştır. İşleri bol enerji gerektirdiğinden, enerji oluşturan fizyolojik mekanizmaları ona göre düzenlenmiştir. Birçoğunun yağlı, acılı, ekşili şeyleri sevmesi, böyle bir fizyolojik yapının vitamin-mineral ihtiyacını karşılamak için olup tesadüfi değildir. Gene işleri ileri bir muhakeme gücü gerektirmediğinden, bunlara, pratik zeka diye adlandırdığımız yalnız yakın çevrelerini düşünüp değerlendirecek kadar dar bir muhakeme ufku sağlanmış, buna karşılık karşılaştıkları sorunlara hemen pratik çözümler üretecek çeşitli yeteneklerle donatılmışlardır.


# Zihni işlere, içe dönük akli tipler

Mal ve hizmet üretimi kuşkusuz yalnız bedenî faaliyetlerden ibaret değildir. Bu üretim faaliyetlerinin öncesinde, daima, yapılacak üretimle ilgili bir araştırma, eğitim, öğretim, tasarım ve planlama süreci vardır. Harekî işlerden daha az sayıda insana ihtiyaç gösteren bu araştırma ve planlama sürecinde çalışacak olanlar da zihnî faaliyetleri yürütecek niteliklerle donatılmışlardır. (İçe dönük aklî tipler)

İşleri araştırma, tasarım ve planlama olan bu insanlara, işleri yüksek bir muhakeme gücü gerektirdiğinden, teorik zeka olarak adlandırdığımız ileri düzeyde bir düşünme yeteneği verilmiştir. Ayrıca beyin ve sinir fizyolojileri de ona göre düzenlenmiştir. İşleri sürekli akla dayandığından dikkatleri sürekli kendi düşünce âlemlerindedir. Böyle bir zihnî yoğunlaşma olmasaydı farklı fikirler ortaya koyup birçok yeni buluşu gerçekleştirebilirler miydi? Bu tür zihnî faaliyetlerle meşgul insanların, beynin enerji kaynağı olarak yalnız glukozu kullanabilmesi sebebiyle, bol karbonhidrata ihtiyaç duymaları da tesadüfi değildir.


# Yönetim işlerine, organizatör tipler

Toplum içinde her iki kesimde de, yönetme yeteneği olan, işleri ve çalışanları çekip çevirecek, çok daha az sayıda insana ihtiyaç vardır ki toplum içindeki organisazyonu sağlayacak bu insanlar da bu işleri yapacak niteliklerle donatılmışlardır. (Organizatör tipler)

Kuşkusuz, yönetim işi, en zor ve stresli işlerden biridir. Olayları kuşbakışı görebilmeyi, ileride olup bitecekleri tasarlayabilmeyi, insanların ihtiyaçlarını kestirip onların psikolojilerine uygun hareket edebilmeyi gerektirdiği gibi, ayrıca durmadan oradan oraya koşturarak işleri takip ve tanzime olanak verecek ve aksamalara anında çözümler üretmeye yetecek bir zihnî ve bedenî enerji gücünü de gerektiren karmaşık bir iştir. Onun için bu işleri yapacak insanlar da, genellikle, hem harekî, hem de aklî ışleri aynı başarı ile yapacak şekilde, zengin bir bedenî ve zihnî yetenekler kümesiyle donatılmışlardır.


# Dinlenme, eğlenme ve sanatsal faaliyetlere, duygusal tipler

İnsanın işleri, kuşkusuz, yalnız üretim ve ekonomik faaliyetlerden ibaret değildir. Üretim yanında onun dinlenmeye, eğlenmeye, manevî ve duygusal faaliyetlere de ihtiyacı vardır. İşte bu sebeple insanların bir kısmı da insanların bu duygusal ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, hassas bir ruh yapısı, yaratıcı ve çok zengin bir hayal gücü, olayları farklı bakış açısı ile değerlendirebilecek bir gözlem, dikkat ve algı kabiliyeti gibi çeşitli yeteneklerle donatılmıştır. (Sanatkâr duygusal tipler)

Değerli kardeşim,

Bilindiği gibi, son zamanlarda, insanların davranışlarındaki bu farklılıkların beyinlerinin farklı loplarını kullanmalarıyla ilgili olduğunu gösteren bilimsel bulgular elde edilmiştir. Ama burada kuşkusuz olayın mekanizmasının ne ve nasıl olduğu pek de önemli değildir. Önemli olan insanların toplumların ihtiyaçlarına uygun oranda, farklı yapılandırmalar ve yeteneklerle donatılmış olmalarıdır.

İnsanlar, çeşitli seçme sınavları bazı gibi yapay yönlendirmelerle farklı mesleklere yönlendirilmiş olsalar bile, Yaratan, koyduğu "haz ve elem" mekanizması ile insanları fıtratlarına uygun işlere yönlendirmekte, herkes yaratılışlarına uygun olduğu için zevk aldığı işlere yönelerek, sonunda, herkes olması gereken yeri almaktadır. Tıpkı kadın ve erkek nüfusunun birbirine eşit olacak şekilde ayarlanması, ve herhangi bir sebeple birisi azalacak olursa, azalan tarafı artıracak mekanizmalar faaliyete geçerek yeniden eşitliğin sağlanması gibi.


# Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur

Pek Değerli Kardeşim,

Gerçekte, bu düzen içinde kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Herkes kendi fonksiyonunu icra etmektedir. Tıpkı hepsi bir arada çalışacak şekilde tasarlanıp programlanmış bir otomobilin çeşitli parçaları gibi.

Onun için olaylara "düzen"i ve "düzenleyici"yi kavrayamayan bir bakış açısından bakarsak yanılırız.

İlahi düzen içinde Düzen Kurucu (Allah c.c.), hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır. Hiçbir şey, yanlış ve hatalı değildir. Hata yapmak, aciz insana mahsus bir niteliktir. Allahü Teala, her türlü kusur ve eksikliklerden münezzehtir. Hata yapmaz. O, her şeyi yerli yerinde yaratmıştır. Düzenin düzgün çalışması için gerekli maddî ve manevî şartlar ve kurallar da, her seviyede insanın anlayabileceği bir şekilde, Kur'an-ı Kerim gibi mükemmel bir yönergede açıkça belirtilmiştir. Hem de yüzlerce örnek verilerek.

Onun için bütün iyilikler, hayırlar ve güzellikler bu cihazın (düzenin) talimatına uygun kullanılmasındadır. Bu talimata riayet etmez, cihazı kendi keyfimize (nefsimize) göre kullanırsak ne olur? Bir cihaz kullanma talimatına dikkat edilmeden kullanıldığında neler olursa, onlar olur. Sıkıntılarına katlanmak da kullanana düşer.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş