021  Ulu Allah'ın zatî sıfatları


Değerli Okuyucularım,

Bir şeyi bilmek demek, onun özelliklerini bilmek demek değil midir!?.. "Bilgi" dediğimiz şey gerçekte "varlık-nitelik" ilişkisine dair bir yargıdan başka bir şey midir?.. Mutfağımız için basit bir cihaz alacak olsak, tezgahtara her defasında farklı sorular sorarak, onun bütün niteliklerini öğrenmeye çalışmıyor muyuz?..

Bu prensip; bizlerin varlık sebebimiz olan, bizleri yaratan, bizleri rızıklandıran ve bahşettiği çeşitli nimetlerle bizleri ayakta tutan, bizleri eğitip güzel ahlâk sahibi olgun insanlar haline getiren mevlamız, ulu Rabbimiz Allahü Tealâ için de geçerlidir. Rabbimizin ne kadar çok niteliğini bilirsek, O'nun yüce zatını o kadar iyi bilmiş oluruz. Ulu Yaratan'ın nitelikleri için yerleşik bir teamül olarak "sıfat" terimi kullanılmaktadır. Fıkıh bilginlerimiz, Kur'an-ı Kerimin içeriğini ve Hadis-i Şerifleri inceleyerek Allahü tealanın sıfatlarını ortaya koymuşlar ve ayrıntılı bir biçimde bizlere nakletmişlerdir.


# Marifetullah'ın ikinci yöntemi: "Nakil" yoludur

Usul adı verilen yöntem bilgileri dışta tutulursa, İslam bilimleri, esas olarak, beş ana bilim dalından oluşur. Bunlar: Kur'an ve Tefsir, Hadis, Kelâm, Fıkıh, Tasavvuf ve Ahlâktır.

İslam Hukuku ile uğraşan bilim dalına, "Fıkıh" denir. Fıkıh, Ayet-i Kerime ve Hadis-i şeriflerden yola çıkarak İslam İnanç, İbadet, Ahlâk, Yaşayış ve Hukukuna ilişkin bilgi ve hükümleri ortaya koyan bir bilim dalıdır. Zaten Fıkıh, kelime anlamı itibariyle, bir şeyi bütün yönleriyle iyice anlayıp bilmek demektir. Fıkıh uzmanlarına da "Fakih" denir.

Fakihlere göre Allahü Tealâ'yı bilmek, ancak O'nun sıfatlarını, Ayet-i kerime ve Hadis-i şeriflerde bildirildiği şekilde bilmekle mümkün olur.

İşte Allahü Tealâ'yı, Rasulullah'tan naklen gelen bilgilerle, yani ayet ve hadislerde geçen bu sıfatlarla, fıkıh bilginlerimizin bildirdiği şekilde bilmeye "nakil" yolu denir. Bu yöntem, daha önceki yazılarımızda açıklamaya çalıştığımız, Allahü Teala'yı bilmenin ilk adımı olan "akıl" yolundan sonra, Marifetullahın ikinci yöntemidir.

Allahü Tealâ'nın sıfatlarından bir kısmı, yalnız kendi zatına ait olan sıfatlardır. Bunlar Allah'ın zatından başka hiçbir yaratıkta bulunmaz. Bunlara Allah'ın "Zatî sıfatları" denir. Bu sıfatlar şunlardır:

  1. Vücud (var olması),
  2. Kıdem (varlığının başlangıcı olmaması),
  3. Beka (varlığının sonu olmaması),
  4. Vahdaniyet (tek olması, O'ndan başka hiçbir ilah bulunmaması),
  5. Kıyam binefsihî (başka bir varlığa muhtaç olmadan kendi zâtı ile ayakta kalması),
  6. Muhalefetü’n- lil-havâdis (yarattıklarının hiçbirine benzememesi)


# Ulu Allah'ın Zatî Sıfatları, yalnız kendi zatına mahsustur.

Değerli Okuyucularım,

Allah'ın zatî sıfatları, yalnız O'na mahsus olan, O'nun dışında başka hiçbir varlıkta bulunmayan sıfatlardır. Başka varlıklarda bu sıfatları var kabul etmek, küfür olur. O sebeple, kalbinde zerrece iman bulunan her kardeşimiz bunları iyice öğrenmeli, anlamalı, bunlara ters söz ve davranışlardan sakınmalıdır.

Bugünkü yazımda bu zati sıfatlarından söz edeceğim.


• Allah vardır (Vücud)

Allah vardır. Ancak Allah'ın var olması, diğer eşyanın var olması gibi değildir. Allah'ın varlığı, mutlak bir varlıktır (absolute existence). O'nun varlığı, başka şeylerin varlığına bağlı değildir. Allah'tan başka her şey yok olsa, Allah, gene var olur.

Madde alemi ve Ruhlar alemi, yaratılmış varlıklardır. Yaratıkların var olmaları, onları yaratan Allah'ın onları ayakta tutmasıyla mümkündür. Varlıkları, tamamen Allah'a bağlıdır. Allah (c.c.) onları varlıkta tutmazsa, yaratıkların hiçbiri varlığını sürdüremez. O sebeple yaratılmış şeylerin varlığı, izafi bir varlıktır (relative existence). Varoluşları, bir bakıma, Allahü Tealâ'nın varlığı gibi gerçek bir anlam değil, mecazi bir anlam taşır. Ayet-i kerimelerde:

Keza Hak yalnız Allah'tır; [Hac, 62]

O gün, Allah onlara kesinleşmiş cezalarını verecektir. Allah'ın apaçık hak olduğunu bileceklerdir. [Nur, 25]

buyruldu.


• Allah'ın varlığı ezelî ve ebedîdir (kıdem ve beka)

Allah'ın varlığının başlangıcı ve sonu yoktur. Halbuki yaratılmış şeylerin hepsinin bir başlangıçları, bir de sonları vardır.

"O her şeyden öncedir; kendisinden sonraya hiçbir şeyin kalmayacağı son'dur;" [Hadid, 3]

"Doğrusu dirilten ve öldüren Biziz; hepsinin gerisinde de Biz kalırız." [Hicr, 23]

"Allah'la beraber başka tanrı tutup tapma. O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur, O'na döndürüleceksiniz." [Kasas, 88]

Allahü Tealâ dilerse, yarattıklarından bazı şeyleri, sonsuza dek var edebilir. Onları sonsuzu dek varlıkta tutabilir. Ancak bu o şeylerin kendiliklerinden ebedî oldukları anlamına gelmez.

Materyalist Felsefeyi inanç düsturu edinmiş bazı kişilerin sandıkları gibi evreni ebedî sanmak, Allahü Tealâ'yı yeterince bilip tanımamış olmaktan ileri gelir. Maddenin ne kendisi, ne de maddî alemdeki hiçbir şey ebedî değildir. Maddî alemdeki her şeyin bir başlangıcı, bir gelişme süreci, bir de sonu vardır. Bizlerin gözleme olanağı bulduğumuz yakın çevremizdeki her olgu bunu gösterdiği gibi, bütün tabiat bilimleri, uzay ve gökyüzü araştırmacılarının elde ettiği veriler de bunu göstermektedir. Bakî olan yalnız Allah (c.c.)'tır. Allah'tan başka şeylere bu sıfatları atfetmekten çok sakınmalıdır.


• Allah, birdir (vahdaniyet)

Allah birdir. O'ndan başka ilah yoktur. O, varlığında, sıfatlarında, yaratmasında ve işlerinde tektir. Allahü Tealâ, dilediğini yaratır. Yarattıklarını dilediğince tertip eder, düzenler, çekip çevirir. Her nesnenin sahip olacağı niteilkleri dilediği şekilde belirleyip onları dilediği şekilde ölçülendirir. Zaman içinde her nesne üzerinde meydana gelecek değişimleri istediği şekilde tespit ve tayin eder. Sonra bunları zamanı geldikçe gerçekleştirir. Tüm bunları yapmak için hiçbir yerden, hiçbir kişiden, hiçbir nesneden enerji, yardım, destek, bilgi, güç ve kuvvet almaz. Nesneleri de, kişileri de, bilgileri de, enerji, güç ve kuvvetleri de yaratan O'dur. Canlı cansız, maddî manevî herşey varlığını, fıtratını, yeteneklerini, gücünü, enerjisini O'ndan alır. O istemez ise bir sinek bile kanadını oynatamaz. O bütün yaratmasında, iş ve fiillerinde tektir. O'nun eşi, benzeri, ortağı, yardımcısı yoktur. Eşyayı, insanları, keramet sahibi evliyaları, peygamberleri ilahlaştırmamalıdır. Peygamber Efendilerimiz ve onların varisleri olan Evliyaullah, bizlere gerçekleri duyurmak, bizleri Allahü Tealâ'nın varlığından, kural ve hükümlerinden haberdar etmek, bizleri eğitip olgun insanlar haline getirmek için görevlendirilmiş kışılerdir. Onlara sonsuz bir sevgi ve saygı duymalıdır. Ancak onları ilahlaştırmamalıdır. Bu, küfürdür. Eşya ve insanların hepsi yaratıktır. Yaratılmış şeyler, ilah olamaz. Allah'tan başka hiçbir şeyde, hiçbir kimsede, herhangi bir güç ve kuvvet yoktur. Her şeye gücünü de, kuvvetini de, sahip olduğu bütün özellikleri ve yetenekleri de veren Allah'tır. İnsanları da, onların işlerini de yaratan Allah'tır.

Allah (c.c.)'ın madde aleminde yarattıklarını, belli kurallara ve belli bir programa bağlı olarak sebeplerle yaratması ve bazı sebeplere yapışıldığında bazı sonuçların elde edilmesi bazı insanları yanıltmış ve kendilerinde güç görmelerine sebep olmuştur. Halbuki her şeyin yaratıcısı ve mutlak hakimi, her bilginin ve her gücün mutlak sahibi, Allahü tealâ'dır. O varlığında, sıfatlarında, yaratmasında ve alemi çekip çevirmesinde hiçbir şeyi kendisine ortak etmez. O, tektir. Bu konuda en küçük bir tereddüt duymamalıdır. Ayet-i kerimelerde:

"De ki: O Allah bir tektir." [İhlâs, 1]

"Allah O'dur ki, O'ndan başka İlah yoktur," [Taha, 8]

"Tanrınız, tek bir Tanrıdır." [Nahl, 22]

"Eğer yerle gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir." [Enbiya, 22]

"De ki: Eğer dedikleri gibi Allah'la beraber tanrılar bulunsaydı, o takdirde hepsi arşın sahibiyle savaşmaya bir yol ararlardı." [İsra, 42]

"Allah çocuk edinmek isteseydi, yaratıklarından dilediğini seçerdi. O münezzehtir, O; gücü her şeye yeten tek Allah'tır." [Zümer, 4]

buyruldu.


• Allah, kendi zatı ile ayakta kalır (kıyam binefsihi)

O kendi zatı ile ayakta kalır, varlığını sürdürebilmek için hiçbir şeye muhtaç değildir. Halbuki yaratılmış şeylerin hepsi varlıklarını sürdürebilmek için Allah'a muhtaçdır. Çünkü onların enerjilerini veren, ihtiyaçlarını gideren, Allah'tır. Kendimizi düşünelim. 10 dakika oksijensiz kalsak, ölürüz. Tüm canlılar böyledir. İhtiyaçları olan besinler, sıcaklık, oksijen vb. sağlanmadığı zaman ölürler. Allahü Tealâ, hiçbir şeye muhtaç değildir, fakat herkes, herşey O'na muhtaçtır. Her canlının ihtiyaçlarını karşılayarak onları ayakta tutan O'dur. Ayet-i kerimelerde:

"Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, daima diridir. Bütün varlığı ayakta tutan, idare edendir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. [Bakara, 255]

"Göğün ve yerin O'nun buyruğu ile ayakta durması O'nun ayetlerindendir." [Rum, 25]

"Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır." [İhlâs, 2]

"Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız, Allah ise müstağnidir, övülmeğe layık olandır." [Fatır, 15]

buyruldu.


• Allah, yarattığı hiçbir şeye benzemez (muhalefet'ün lil havadis)

Allahü Tealâ, yarattıklarından hiçbir şeye benzemez. Hiçbir şey, O'nun eşi, dengi, benzeri değildir.

"Hiçbir şey O'na denk değildir." [İhlâs, 4]

"O'nun benzeri olan hiçbir şey yoktur." [Şura, 11]

Pek değerli okuyucularım,

Yaratıcımız olan Allahü Tealâ'nın mahiyetini hiç kimse bilemez, anlayamaz, kavrayamaz. Biz O'nun varlığını, kendi bildirmesi ile, Kur'an-i kerim ve Hadis-i Şeriflerde bildirilen bu sıfatlarından ve O'nun madde alemindeki işlerinden, etkilerinden anlarız. O bazen bir kulunun duası üzerine, olması umulmayan sebepler yaratır ve o işin olmasını sağlar. Bazen de insanlar çok istediğ halde, çeşitli sebepler yaratarak onlara engel olur. O'nun yaptığı her şey, kullanı için hayırdır, adalettir, rahmettir. Dünya kurulduğundan beri gelen bütün Peygamberler, "Lailaheillallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) sözünde kısa ve yoğun ifadesini bulan bu altı sıfatıyla Allahü Tealâ'yı bizlere anlatmaya çalıştılar.

Değerli Kardeşim,

Allahü Tealâ'yı, günahlardan ve her türlü yalandan korunmuş olan bu Allah elçilerinin bildirdikleri gibi kabul etmeye mecbursun. Allahü Tealâ'nın sıfatlarını, diğer herhangi bir eşyanın niteliklerini idrak ettiğin gibi beş duyun ile anlamaya çalışma. Bunlar, beşduyu ile anlaşılır şeyler değildir. Ancak akılla idrak edilir. Bir at, bir köpek sahibini tanıyacak şekilde yaratıldı, ama beş-on yıllık bir projeyi yapacak ve yürütecek şekilde yaratılmadı. Aynı şekilde, sen de Allahü Tealâ'nın sana bahşettiği akıl ve üstün yeteneklerle, Rabbini tanıyacak, dünyayı çekip çevirecek, 50-100 yıl sonrasını kapsayacak projeler üretebilecek şekilde yaratıldın, ama sahip olduğun duyu organların ile Allahü Tealâ'yı algilayabilecek şekilde yaratılmadın. Buna gücün yetmez. O sebeple Rabbin hakkında, O'nun değerli elçilerinin verdiği bilgilerle yetinmek zorundasın.

O'nun rahmetinden dünyada herkes yararlanır. Ama ahırette yalnız kendisine samimiyetle inanıp hükümlerine tabi olanlar yararlanacaklardır. Onun için dünyanı, nefsinin bir türlü sonu gelmeyen süfli arzuları peşinde koşarak heder etme. Unutma ki Yaratan'ın lûtuf ve ihsanı pek bol olduğu gibi, cezası da pek şiddetlidir. Dünya, ahıret için bir kazanç yeridir. Bu fırsatı kaçırma!... Defter kapanıp iş hesaba kaldıktan sonraki pişmanlık fayda vermez...

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş