023  Ulu Allah'ın sübutî sıfatları -2-


Değerli Okuyucularım,

Önceki yazımda, Allah Tealâ'nın Zatî sıfatları dışındaki Sübutî sıfatlarını anlatmıştım. Bu yazımda da bunları anlatmaya devam edeceğim.


• Allah'ın gücü her şeye yeter (kudret)

Allah'ın gücü her şeye yeter. O, istediği her şeyi yapmak için sonsuz güç sahibidir. Evrende meydana gelen her şey, O'nun sağladığı enerji, güç ve kuvvet ile olmaktadır. O'nun gücünün yetişemeyeceği hiçbir şey yoktur.

"Şüphesiz Allah her şeye kadirdir." [Nur, 45]

Allah'ın gücü, mutlak bir güçtür. Ezelî ve ebedîdir. Sınırsızdır. Kendindendir. Başka hiçbir kaynağa bağlı değildir. Herşeye gücü, kuvveti ve enerjiyi O verdiği halde, O'nun gücünde en küçük bir eksilme olmaz.

Yaratıkların gücü, izafidir. Yani o gücün varlığı, Allah'ın o gücü o nesneye sağlamasına bağlıdır. Allahü Tealâ onlara güc ve kuvvet vermez ise kanatlarını çırpamazlar, parmaklarını oynatamazlar. Diğer yandan, yaratıkların gücü belli sebeplere bağlanmıştır. Bu sebepler gerçekleşmezse, meselâ insanlar beslenemezlerse, güçleri yok olur gider. O, yarattığı her şeye, yaratılış amaç ve fıtratına uygun olarak, kendi ihtiyacını karşılayacak kadar bir güc ve kuvvet vermiştir. Meselâ bir karınca kendi ağırlığının 16 katı yük taşıyabilir. Bir pire, kendi boyunun 40 katı uzaklığa sıçrayabilir. Halbuki bir insan, kendi ağırlığı kadar bir yükü bile taşımakta çok zorlanır.


• Allah (c.c.), işitir (sem)

Allahü Tealâ işitir. Ama işitmek için herhangi bir organa, araca ihtiyacı yoktur. İster yüksek sesle, ister fısıltı halinde söylensin fark etmez, hepsini işitir. Hatta kalben söylense gene işitir.

"Sen sözü istersen açığa vur (istersen vurma), şüphesiz O gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir." [Taha, 7]

İşitmesi, tüm alemlerdeki en küçük sesleri bile kapsayacak şekildedir. Aynı anda milyarlarca kişi dua etse, hepsini işitir. İşitmesi, sınırsız, ezelî ve ebedîdir.

Yaratıkların işitmeleri, sınırlı, geçici, Allah'ın izin verdiği kadardır. Onlara ilahi düzen içindeki fonsiyonlarına göre, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir işitme yeteneği verilmiştir. İşitmeleri için kulak gibi organlara, belli frekansta ses dalgalarına ihtiyaç duyarlar. Çoğu zaman dikkatleri belli bir seste iken diğer sesi algılayamazlar. Onun için aynı anda iki-üç kişi konuşsa hiçbirisini doğru dürüst anlayamazlar.


• Allah (c.c.), görür (basar)

Allah (c.c.), görür. Onun görmesi, işitmesi gibi, tüm alemleri kapsayacak şekildedir. Sınırsız, ezelî ve ebedîdir. Görmesi için ışığa, herhangi bir organa, araca ihtiyacı yoktur. Gizli açık her şeyi görür. Evrende meydana gelen hiçbir şey, O'nun görüş alanı dışında değildir. Bir şeyi görüyor olması, başka şeyi görmesine engel olmaz.

"... Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve görendir." [Mümin, 20]

Yaratıkların görmesi, izafidir, sınırlıdır, geçicidir. Görmeleri için, ışığa ihtiyaçları vardır. Işığın da ancak belli dalga boylarında görebilirler. Görmeleri için göze; gözlük, mikroskop gibi belli araç ve gereçlere ihtiyaç duyarlar. Küçük bir göz kusurunda bile göremez duruma gelirler.


• Allah (c.c.), konuşur (kelam)

Allah (c.c.), konuşur. Ancak O'nun konuşması, ses ve harflerle değildir. Konuşmasının mahiyeti bilinmez. Fakat kelam sıfatı ile bazı peygamberlerle konuşmuş, resullerine kitaplar indirmiştir. Bu sıfatıyla buyruklar vermiş, bazı şeyleri yasaklamış, bazı şeylerden haberler vermiştir.

"Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderir; izniyle, dilediğini vahyeder. ..." [Şura, 51]

"De ki, Rabbimin sözleri için bütün denizler mürekkep olsa, bir o kadar daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez." [Kehf, 109]

Allah (c.c.), konuşma sıfatından kısmen insanlara da ihsan etmiştir. Ancak insanların konuşması, Allahü Tealâ'nın ihsan buyurduğu orandadır. Belli sayıda kelime ve kavramla sınırlıdır. Konuşmaları için ağız, dil, ses tellerine ihtiyaçları vardır. Ses tellerinde küçük bir problem olsa, ya da bir sinir felcine uğrasalar, meramlarını ifade edemez duruma gelirler.


• Allah (c.c.) yaratıcıdır (tekvin)

Allah (c.c.) yaratıcıdır. Evrendeki herşey O'nun tarafından yaratılmış, O'nun tarafından tertip ve tanzim edilmiştir.

"Allah her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekildir." [Zümer, 62]

Bir şeyi yaratmak demek, onu yoktan var etmek demektir. Bu da yalnız Allah'a mahsus bir sıfattır.

Allah (c.c.), yoktan bir şeyi yaratmak anlamında değilse bile, yaratılmış nesneleri değiştirmek, onları yeniden biçimlendirmek, düzenlemek, tertip ve tanzim etmek anlamında bu sıfatından kısmen insana da ihsan etmiştir. Böylece insan, Rabbinin kendisine ihsan buyurduğu bu nitelik ve yetenekleriyle, Rabbinin izin verdiği oranda, yeryüzünde çeşitli değişiklikler yapmakta, yeryüzünü şekillendirmekte, çeşitli sistemler, düzen ve organizasyonlar oluşturmakta, ve onları çekip çevirmektedir.

Pek Değerli Okuyucularım,

Şimdiye kadar, kısa anekdotlar halinde sizlere Allahü Tealâ'yı anlatmaya çalıştım. Ateşin yakması yazı ile tarif edilemediği ve ancak yaşanarak anlaşılabildiği gibi, Allahü Tealâ'nın işlerine ve Subuti Sıfatlarına tanık olunmadan da, O, tam olarak bilinip anlaşılamaz. Onun için Rabbimize samimi bir imanla teslim ve tabi olarak çevremizde olup bitenlere O'nun nuru ile ve ibretle bakalım. Böyle yaparsak, O'nun bu sübutî sıfatlarını, yani gördüğünü, işittiğini, kalblerdekini bildiğini, gücünün her şeye yettiğini bizzat yaşayarak öğreniriz.

Kendimiz ve çevremizdeki insanlar O'ndan gafil yaşıyoruz diye sakın Allahü Tealâ'yı da bizlerden gafil ve habersiz sanmayalım. Yaratan her an, yarattığı her şeyden haberdardır.

"Habersiz oyalanmaktasınız." [Necm, 61]

"Sakın Allah'ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma; gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir." [İbrahim, 42]

"Biz, yarattığımızdan habersiz değiliz." [Mü'minun, 17]

"Rabbin onların işlediklerinden habersiz değildir." [En'am, 132]

"Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir." [Hud, 123; Neml, 93]

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş