004  İman, söz ve iş

  Değerli okuyucularım, iman kalbî bir olgudur. Ayet-i kerimede:

"Siz iman etmediniz ama, İslâm olduk, deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi." [Hucurat, 14]  buyruldu.

Ancak İslam bilginleri, toplumsal bir hayat yaşayan bizlerin, bir Müslüman olarak muamele görebilmemiz için imanın dil ile de ikrarını şart olarak görmüşler ve "İman kalb ile tasdik, dil ile ikrardır" buyurmuşlardır.

Ehl-i sünnet itikadına göre, ameller imandan bir parça değildir.  İmam-i azam Ebu Hanife hazretleri:

"Amel, imandan parça değildir. Günah işleyene kâfir denmez. İman herkese gerekirken, her amel herkese gerekmez. Mesela nisaba ulaşmayan fakir zekat vermez. Fakat bu fakire iman gereklidir." buyurdu. Aşağıdaki hadis-i şerif de, büyük günah işlemekle bile kişinin imanını kaybetmiş olmayacağını açık bir şekilde göstermektedir:

"Cebrail aleyhisselam, Allah’a şirk koşmadan ölen her Müslü-man Cennete girer, dedi. Zina ve hırsızlık eden de Cennete girer mi, dedim. Evet, dedi. Aynı suali üç defa sordum. Üçüncüsünde ise: Evet, zina ve hırsızlık eden mümin de Cennete girer, dedi." [Buhari, Müslim, Bezzar]

Günah işlemekle veya ibadetlerini yapmamakla insan imanını yitirip dinden çıkmaz ise de her iyi ve kötü iş, kişinin imanını etkiler. O sebeple Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:

"İman; kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla ameldir" [İhya]  buyurdu.

O sebeple zamanla küfre düşmemek için ibadetlerimizi asla terk etmemelidir.