022  İslam, tevhid dinidir


Değerli okuyucularım,

İslam, tevhid dinidir. Bu dinin özü; eşi, benzeri, ortağı olmayan, her şeyi yaratan, her şeyi çekip çeviren ve yarattığı her şeyin sahibi olan Allah'a ve O'ndan gelen her şeye inanmak; O'na teslim olmak ve O'nun bizler için öngördüklerine tabi olmaktır. Bu öze, tevhid inancı denir. Bu öz kısaca, Lâilâhe illallah sözü ile ifade edilir. Bu öze asla halel getirilmemelidir. Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz:

"Bana Cebrail aleyhisselam gelerek, ümmetinden kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmadan ölürse cennete girer, müjdesini verdi." [Buharî]

"Kimin en son sözü Lâilâhe illallah olursa cennete gider." [Ebu Dâvud] buyurdu.

İslam, gerçekte insanın yaratılışıyla birlikte ve insanın fıtratına uygun bir şekilde esasları konulmuş bir yaşama biçimidir.

"Hakka yönelerek kendini Allah'ın insanlara yaratılışta verdiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur;" [Rum, 30]

İnsan, daha yaratılışta Rabbini tanıyacak ve O'nun ilahî ahlâkından kendisine edinecek şekilde ayrıcalıklı olarak yaratılmış, buna uygun olağanüstü yeteneklerle de donatılmıştır. Allahü Tealâ, yeryüzündeki halifem dediği insana ruhundan üfleyerek meleklerin ve cinlerin kendisine secde etmesini istemiştir. O, sürekli gelişen ve kendisini geliştiren bir varlıktır. O sebeple vaz'edilen bu dinin uygulamaya yönelik bazı ahkâmında insanın gelişimine bağlı bazı değişiklikler olsa da, yukarıda belirtildiği üzere "Lâilâhe illallah" sözünde anlamını bulan, Allahü Tealâ'nın görünen ve görünmeyen alemlerim tek Rabbi olduğunu ve yalnız O'na kulluk edilmesi gerektiğini bildiren temel esas hiç değişmemiştir.

"İşte sizin dininiz, tek bir dindir. Ben de sizin rabbinizim. O halde yalnızca Benden korkun." [Müminun, 52]

"Allah, iman edenleri, dünya hayatında da, ahirette de sağlam bir söz üzerinde tutar;" [İbrahim, 27]

"İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman idi." [Al-i İmran 67]

"Allah Nuh'a buyurduğu şeyleri size de din olarak buyurmuştur. Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: "Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin." [Şura, 13]

Kitap ehline hitaben de:

"De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: Şahit olun biz müslümanlarız." [Al-i İmran, 64]

buyrularak kendileri gibi birer insan olan Allah elçilerini ilahlaştırmamaları, Allahü Tealâ'nın tek yaratıcı olduğu esasından asla taviz vermemeleri istenmiş ve İslam'ın tevhid (tek ilah) esası bir kere daha vurgulanmıştır.

Değerli okuyucularım,

İslam'ın dini terim olarak bir geniş, bir de dar anlamı vardır. Geniş anlamı ile İslam; eşi, benzeri, ortağı olmayan Allah'a inanıp O'na teslim ve tabi olmak demektir. Bu anlamda İslam, evrensel ve tüm zamanların dini olan ve "Lâilâhe illallah" sözü ile simgeleştirilmiş özdür. Şimdiye kadar gelen bütün şeriatların ortak temelidir. Dar anlamı ile de İslam, Rasulullah (s.a.v.) Efendimize gelen, aynı ortak temel üzerine kurulu şeriatı anlatır ki bu da İslam'ın kâmil imana dayanan en ayrıntılı anlatımıdır.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş