031  Bu nasıl Allah'a inanmak?


Değerli okuyucularım,

Günlük hayatımızda, medyada, aile toplantılarında, konserlerde, ayak üstü konuşmalarda insanların tevhid inancını zedeleyen öyle söz ve davranışları oluyor ki bunları görüp işitince insan donup kalıyor.

O şarkı sözleri... Sevgilisine hitaben "Beni sen yarattın" diyen mi ararsınız... "Sana tapıyorum" diyen mi?, "Bir Allah'a taptım bir sana taptım" diyen mi? Her biri insanın ebedî felaketine sebep olacak, fütursuzca söylenmiş bu sözlerin içinde kastedilen anlam masumane olsa da bu sözlerin genel ve yaygın anlamları, tevhid inancını bozan, gayretullah'a dokunacak şeylerdir.

Hele o faldan, yıldıznameden, türbede yatan evliyaullahtan yardım uman kadınlarımız... Birçoğu evliyaullahı, her şeye gücü yeten bir ilah gibi görüyorlar. Kuşkusuz bu, çok büyük bir iman kusurudur. Şirktir.

Ancak her şeyi yaratanın Allah (c.c.) olduğunu bilerek, onların sevgi ve hürmetine Allahü Tealâ'dan herhangi bir dilekte bulunmakta elbette hiçbir sakınca olmaz. Çünkü evliyaullah Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin batın ilimlerimde varisleridir. Kerametleri haktır. Onlar Allah'ın sevgili kullarıdır. Onlar için Allahü Tealâ:

"İyi bilin ki, Allah'ın veli kullarına korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır." [Yunus, 62] buyurdu. Rasulullah Efendimiz de:

"Allah'ın öyle kulları vardır ki, bir şey için yemin etse, Allah (c.c.), o şeyi yaratır. Onu yalancı çıkarmaz" [Buharî, Müslim] buyurdu.

Ama ne peygamber efendilerimiz, ne de evliyaullah, hâşâ ilah değildirler. Bizim gibi aciz kullardır. Onların hiçbirini ilahlaştırmamalıdır.

Bazen de zaman zaman radyolarda televizyonlarda seçkin bilim adamlarımızın ağızlarından "tabiat yarattı" gibi sözler çıktığına tanık oluyoruz. Değerli kardeşlerim, "tabiat" dediğimiz şey kaya, taş, toprak, su ve gazlardan oluşan bir kitledir. Bunlar nasıl birşey yaratabilir? Bu kadar büyük bir düşünüş hatası olur mu? Allahü Tealâ, ısı, ışık ve hayat kaynağı olan güneş için bile:

"Güneşe ve aya secde etmeyin; eğer Allah'a kulluk etmek istiyorsanız, bunları yaratana secde edin." [Fussilet, 37] buyurdu.

Hiç madde alemi; onun yaratıcısı, tertip ve tanzim edicisi, çekip çeviricisi olan Allahü Tealâ'nın yerine konulabilir mi? Ne büyük gaflet!...

Aman! Söz ve davranışlarımıza çok dikkat edelim. Rabbimizi iyi tanıyalım. Tevhid inancına, halel getirecek sözlerden kaçınalım. Allahü Tealâ, dinini ve ahkâmını korumada çok gayurdur. Hiç önemsemeden ettiğimiz bir çift söz, gayretullaha dokunur da ebedî bir felakete maruz kalırız.

Rahmetli babam anlatmıştı: Denizli ilinin Bozkurt ilçesine bağlı Cumalı adında küçük bir köy vardır. Bu köyde oturan bir ihtiyar, canı çok et istemiş olmalı ki, bir arefe günü kahvehanede: "Yarın koyunu kesip şöyle bir kavurma yapıp kaşıklaya kaşıklaya yiyeceğim" der. Yanındakilerden birisi, "Allah, nasip ederse" de diye uyarır. Keşke demeseydi. İhtiyar:

"Allah, nasip etse de yiyeceğim, etmese de" gibi çok iddialı bir söz söyler. Ve o gecenin sabahında herkes bayram namazına geldiklerinde öğrenirler ki ihtiyar ölmüştür. Bu gerçek bir öyküdür.

O sebeple Allah'tan çok korkmalı, tevhidi ihlal eden, gayretullaha dokunacak sözlerden ve işlerden çok sakınmalıdır.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş