045  Kur'an, korunmakta olan bir kitaptır


Değerli okuyucularım,

Allahü Tealâ tarafından, insanları dünya ve ahıret selametine kavuşturacak esasların peygamberlere bildirilmesine "vahiy" denir. Vahiy, vahiy meleği Cebrail aleyhisselâmın, Allah'ın emir ve yasaklarını peygambere okumasıdır.

Kur'an-ı kerim, ayetler halinde, 23 yılda vahy edilmiştir.

Vahiy değişik şekillerde gerçekleşmiştir:

"Bunlardan biri, daha sonra uyanınca gerçek hayatta aynen meydana gelen 'doğru rüyalar' idi. Peygamberimizin değerli hanımı Hz. Aişe annemiz: 'Rasulullah (s.a.v.)'in gördüğü rüyalar aynen çıkardı. Bu rüyalar sabah aydınlığı kadar açıktı.' buyuruyor. Kur'an-ı kerim 6 ay kadar rüyalar yoluyla vahy olmuştur.

İkincisi, Cebrail (a.s.)'ın insan şekline girerek getirdiği vahiylerdir. Cebrail, çoğunlukla yakışıklı bir sahabi olan Dıhye'nin şeklinde gelirdi.

Bazı zaman da Cebrail görülmeden, uğultu veya çıngırak sesine benzer bir sesle vahiy gelirdi. Genellikle korkutma ve azap ayetlerinin bu şekilde geldiği bildirilmiştir.

Uyanık olduğu halde Rasulullah (s.a.v.)'in kalbine bırakıldığı da olmuştur. Başka şekillerde de gelmiştir.

Vahiy geldiği zaman soğuk kış günlerinde bile Resulullah (s.a.v.)'in mübarek yüzünde yağmur damlaları gibi ter tanecikleri belirirdi. Yanında bulunanlar o kadar etkilenirlerdi ki bazen ellerini ve kollarını kaldıracak güçleri kalmazdı. Bir keresinde devenin üzerinde iken vahiy gelmiş, deve arka ayakları üzerine çökmek durumunda kalmıştır."[1]

Peygamber Efendimiz kendisine gelen vahyi ezberler ve asla unutmazdı. Ayet-i kerimede mealen:

"Sana Kuran'ı Biz okutacağız ve asla unutmayacaksın" [A'la, 6] buyruldu.

Rasulullah (s.a.v.), kendisine gelen vahyi ashab-ı kirama okur, onlar da ezberlerlerdi.

14 asırdır birçok ateistler ve İslam düşmanları, Kur'anı değiştirmek ve bozmak için, şiddetli bir arzu, hırs ve gayret göstermektedirler. Buna rağmen, Kur'an-ı kerim, en küçük bir değişme olmaksızın günümüze kadar gelmiştir.

Ayet-i kerimede:

"Doğrusu Kitap'ı Biz indirdik, onun koruyucusu da elbette Biziz." [Hicr, 9] buyruldu.

Aşağıda anlatacağım sebeplerle Kur'an üzerinde herhangi bir tahrifat yapmak da asla mümkün değildir.

Cebrail (a.s), her ayeti vahy ettiği zaman, o ayetin hangi sürenin kaçıncı ayeti olduğunu da bildirirdi. Peygamber Efendimiz, vahiy katiplerine söyler, onlar ayeti oraya yazarlardı. Ayet geldikten sonra hemen herkes onu ezberler ve namazlarda okurlardı.

Ayrıca her yıl Ramazan ayında Cebrail (a.s.) gelir, Muhammed (a.s.) ile karşılıklı otururlar, Resulullah (s.a.v.) okur, Cebrail (a.s.) dinler, herhangi bir eksik ve hata var ise hemen düzeltirdi. Bu olaya "mukabele" denilirdi. Mukabele, Peygamberin vefatına kadar düzenli şekilde devam etti. O'nun vefatından sonra da, O'nun bir sünneti olarak, müslümanlar tarafindan asırlardır aynı şekilde sürdürülmektedir.

Genellikle camilerimizde, mukabelede, her sabah, namazdan önce bir cüz (20 sayfa) okunur. Hoca efendi ve birkaç yardımcısı okur. Kur'anı iyi bilen müslümanlar (yaklaşık 15-20 kişi) takip eder. Bir yerde yanlış okunsa hemen uyarırlar. Bu şekilde Kur'anın baştan sona kadar okunmasına "hatim" denir. Böylece ramazan ayı ile birlikte "Kur'anın hatmi" de tamamlanmış olur.

Diğer yandan bugün Kur'an-ı kerimi yüzlerce hafız ezberlemiş durumdadır.

O sebeple, Kur'an-ı kerim üzerinde herhangi bir yayıncının en küçük bir değişiklik yapması kesinlikle mümkün değildir. Çünkü, yapılan hata, mukabelelerde ve hafızların tekrarında hemen ortaya çıkar.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş


----------------
[1] İlhan Apak (Co-ed.), 1994. Yeni Renber Ansiklopedisi, Vahiy bahsi. İhlas Gazetecilik Holding A.Ş., İstanbul