054  Peygamberlerin görevi yalnız tebliğdir


Değerli okuyucularım,

Önceki yazılarımda, Kur'anda adı geçen peygamberlerin bir listesi verilmişti. Burada dikkatinizi çekmiş olmalıdır. İlahi rahmeti tebliğ ile görevlendirilen Allah elçilerinin hemen hepsi erkektir. Her nedense kadınlara peygamberlik görevi verilmemiştir. Bu durum ayet-i kerimede:

"Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını elçi göndermedik." (Nahl, 43) şeklinde ifade edildi.

Ama tarih boyunca, Rabia-i adviyye hazretleri gibi bazı manevî derecesi yüksek kadınlar yetişmiştir. O, Basra'da yetişmiş mânâ ehli bir hatundur.

Rabia-i adviyye hazretleri bir gün "Ya Rabbi, bana rahmet kapısını aç" diye dua eden birine: "Ey cahil, Allahü Tealâ'nın rahmet kapısı kapalı mı idi de şimdi açmasını istiyorsun. Rahmetin çıkış kapısı her zaman açıktır. Ancak onun giriş kapısı olan kalbler herkeste açık değildir. Bunun açılması için dua et." der.

Değerli okuyucularım, gerçekten Allahü Tealâ'nın rahmet kapıları her an açıktır. Ancak ondan yalnız nasibi olanlar yararlanmaktadır.

İnsanların birçoğu her gün gazetelerin magazin ve dedikodu sayfalarını didik didik ederler de bir gün bile "Acaba şu bizi yaratan, her an soluduğumuz havayı, midemize giren rızkı sağlayan, vücudumuzda cereyan eden onbinlerde fizyolojik olay ile bizleri sağlık ve afiyette bulunduran Rabbimiz ne demiş" diye iki satır Kur'an okumayı düşünmezler. Birçok insan tv ekranlarında dinî bir sohbete rastladıklarında kanalı hemen alel acele değiştirirler de başka bir kanalda saatlerce eğlence programları izlemeyi tercih ederler. Bu güçsüz kardeşiniz belki bir yarar sağlar düşüncesiyle yüzlerce kişiye bu dini sohbet yazılarını gönderiyorum. Eminim, birçokları "Yahu bu adem, ha bire bu yazıları gönderip duruyor. Acaba meramı nedir, ne anlatmaya çalışıyor" diye merak edip iki satır okumadan silip atıyordur.

Değerli okuyucularım, insanı Rabbine ve Rabbinden gelen ilahî rahmete yönelten şey, imandır. Eğer bu satırları okuyor iseniz biliniz ki iman ehli bir kişisiniz. İmandan nasibi olmayan, yanında Allah (c.c.) anıldığı zaman, sanki sıradan bir eşyadan bahsediliyormuş gibi başını çevirir gider. Kalbinde en küçük bir ürperti olmaz. Ayet-i kerimede:

"İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalbleri titrer" (Enfal, 2) buyruldu.

İmandan nasibi olmayana, Peygember Efendilerimiz de dahil hiç kimse en küçük bir fayda sağlayamaz. Nitekim Nuh Aleyhisselam oğluna, Davut aleyhisselam hanımına, Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bazı amcalarına hiçbir fayda sağlayamadı. Onun için Allahü Tealâ, etrafındaki insanların kurtuluşu için çırpınıp duran Peygamber Efendimize;

"Ey Rasulüm) Sen o kâfirlerin hidayete ermelerini ne kadar istesen de Allah, saptırdığı kimseyi hidayete erdirmez. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur." (Nahl, 37)

"Rasulüm!) Sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir." (Kasas, 56) buyurdu.

Değerli okuyucularım, kurtuluş Allah'tandır. Allah'ın hidayete erdirmediğine hiç kimse bir fayda sağlayamaz. Peygamber Efendilerimizin görevi de insanları hidayete erdirmek değil, yalnız, Allahü Tealâ'yı anlatmak, onlara Allah'ın ahkâmını duyurmak, ilahi rahmetten insanları haberdar etmek, kısaca İslam'ı tebliğ etmektir. Ayet-i kerimelerde:

"Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun." [Maide, 67]

"Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, ey Muhammed! Artık sana düşen sadece açık bir şekilde tebliğden ibarettir." [Nahl, 82]

"Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin, karşı gelmekten çekinin; eğer yüz çevirirseniz bilin ki, peygamberimize düşen sadece açıkça tebliğ etmektir." [Maide, 92]

"Peygamberin görevi sadece tebliğ etmektir." [Maide, 99]

"Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de onu görmeden senin canını alsak da, vazifen sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek Bize düşer." [Rad, 40]

"Kitap verilenlere ve kitapsızlara: "Siz de İslam oldunuz mu?" de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer." [Al-i imran, 20] buyruldu.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş