055  Peygamberler gaybı bilmezler


Değerli okuyucularım,

"Peygamber" sözcüğünün İngilizce'deki karşılığı "Prophet"tir. Bu sözcük aynı zamanda "kâhin" anlamına gelmektedir. Daha önce de belirttiğim gibi, Allah elçileri bazı olağanüstü niteliklerle dünyaya gelirler; ancak onlar, İngilizlerin sandığı gibi kâhin falan değildirler. Onlar Hak (gerçeklik) insanıdırlar. Allahü Tealâ kendilerine haktan (gerçekten) ne vahyederse onu bilirler ve insanlara da onları anlatırlar. Ayet-i kerimelerde:

"De ki: Size Allah'ın hazineleri elimdedir, demiyorum; gaybı da bilmiyorum; size, ben meleğim de demiyorum, ben ancak bana vahyolunana uyuyorum." [En'am, 50]

"Rabbinden ona başka bir mucize indirilse ya!, derler. Onlara de ki: Gaybı bilmek Allah'a mahsustur; bekleyin, doğrusu ben de sizinle birlikte beklemekteyim." [Yunus, 20]

"De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." [Neml, 65]

"Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları ancak O bilir." [En'am, 59] buyruldu.

Değerli okuyucularım, "gayb" demek, Cenab-ı Hakk'ın manevî organizasyonuna ait ya da Allahü Tealâ'nın yarattığı fakat insan ilminin ulaşamadığı geçmişe ve geleceğe, görünür ve görünmez âlemlere ait bilgi demektir. Bu bilgiler, gözlem ve deneyle öğrenilemediği gibi matematik hesapla elde edilemez. İnsanların görünür ve görünmez âlemlerden bilgisi, ancak Allahü Tealâ'nın izin verdiği kadardır. Ayet-i kerimede:

"Onların işlediklerini de ve işleyeceklerini de bilir, onlar ise O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar." [Bakara, 255] buyruldu.

Diğer insanlar gibi peygamber efendilerimiz de Allahü Tealâ'nın izin verdiği ve bildirdikleri şeyler dışında birşey bilemezler. Ayet-i kerimelerde buyruldu ki:

"De ki: "Ben kendime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir fayda, ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük de dokunmazdı. Ben, inanan bir topluluk için, uyarıcı ve müjdeleyici bir peygamberden başkası değilim" [Araf, 188]

"Ya Muhammed, Yusuf'un kıssası ile ilgili olarak) Sana böylece vahyettiklerimiz, gaybe ait haberlerdir. Onlar elbirliği edip düzen kurdukları zaman sen yanlarında değildin; sen ne kadar yürekten istersen iste, insanların çoğu inanmazlar." [Yusuf, 102-103]

"Bu Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın." [Âl-i İmran, 44]

"Allah size gaybı bildirmez; fakat rasüllerinden dilediğini seçip onlara gaybı bildirir. Onun için, Allah’a ve resullerine iman edin. Eğer iman edip sakınırsanız size çok büyük bir mükâfat vardır." [Âl-i İmran, 179]

"Allah gaybı herkese bildirmez; ancak dilediği rasül bundan müstesnadır;" [Cin 26] buyruldu.

Hadis-i şerifte de:

"Allah’tan başka hiç kimse gaybı bilemez." [Taberani] buyruldu.

Gene Halid el-Medeni ebu’l Husayn (r.a) tarafından rivayet edilen bir başka hadis-i şerifte de, Muavviz kızı Rübeyyi'nin şöyle dediği anlatılıyor:

''Ben gelin olduğum günün kuşluk vaktinde Rasulullah (s.a.v.) düğünüme gelmişti. O sırada bazı kızlar def çalarak, babalarımızdan Bedir savaşında şehit olanların hatıralarını anıyorlardı. Kızlardan birisi: "İçimizde bir Peygamber vardır ki, o, yarın ne olacağını bilir" dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): İşte onu söylemeyiniz. Çünkü yarın ne olacağını Allah’tan başka kimse bilemez, buyurdu." [Buharî, Tirmizî, İbni Mace]

Değerli okuyucularım, görülüyor ki gaybı, yarattıklarının tüm bilgisine vakıf sonsuz ilim sahibi Cenab-ı Hak'tan başka hiç kimse bilemez. Bunlara peygamberler efendilerimiz de dahildir. Ancak Allahü Tealâ, dilediği rasüllerini vahiy yoluyla bilgilendirmiştir. Vahy-i ilahi, gaybdan, yani Yaratan'ın sonsuz ilim denizinden bizler için lutfettiği küçücük bir damladır. İnsan oğlunun bilgisi, daima Rabbinin izin verdiğiyle sınırlıdır. Ulu Allah, yeryüzünde halifesi kıldığı insana bahşettiği ilmin sınırlarını durmadan genişletmektedir. Gelişen insan, Rabbinin izniyle, önceden kendisi için karanlık olan birçok hususu, her geçen gün daha anlaşılır bir duruma getirmektedir. Bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle insanın bilgi düzeyi, kütüphanelerin sınırlarını zorlar hale gelmiştir. Ama gene de Rabbinin sonsuz ilim deyası yanında bu bilgi, bir damla kadar bile değildir.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş