020  Allah elçilerinin hepsi haktır


Değerli okuyucularım,

Doğru ve kâmil bir iman için nasıl Allahü Tealâ'ya, O'nun meleklerine, kitaplarına inanmak şart ise bütün bunları bizlere tebliğ eden Allah elçilerinin de hak olduğuna inanmak aynı şekilde şarttır.

"Peygamberlerin birincisi Âdem aleyhisselâm, son geleni Muhammed Mustafâ (a.s.) efendimizdir. Bu ikisinin arasında çok Peygamber gelip geçmişdir. Bunların adedini, ancak Allahü Tealâ bilir. İsimleri ma'lûm olan yirmiyedisi şunlardır:

Âdem, Şis [Şît], İdrîs, Nûh, Hûd, Sâlih, İbrâhîm, İsmâîl, Ishak, Ya'kûb, Yûsüf, Eyyûb, Lût, Şu'ayb, Mûsâ, Yûşa', Hârûn, Dâvüd, Süleymân, Yûnüs, Ilyâs, Elyesa', Zülkifl, Zekeriyyâ, Yahyâ, İsâ ve Muhammed Mustafâ (a.s.)'dır. Bunlardan Şît ve Yûşa'dan başka, yirmibeşi Kur'ân-ı kerîmde bildirilmiştir. Kur'ân-ı kerîmde Uzeyr, Lokman ve Zülkarneyn de yazılıdır. Fakat âlimlerimiz arasında, bu üçü için ve Tübba' ile Hıdır için Peygamber diyen olduğu gibi Veli diyen de vardır."(1)

Değerli okuyucularım, yeri geldikçe zaman zaman belirtiyorum, evren ilahî bir düzendir ve oradaki hiçbir şey yersiz, gelişigüzel ve tesadüfî değildir. Allahü Tealâ, boş ve gereksiz bir şey yaratmadığı gibi yersiz söz de söylemez. Ayet-i kerimede:

"Göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık." [Sad, 27]

buyurdu.


# Evrende her şey yerli yerinde

Şimdi bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Diyelim ki sabahleyin kalktınız. Kahvaltınızı yaptınız. İşinize gitmek üzere arabanızın başına geldiniz. Benzin durumunuzu, tekerlerinizin havasını kontrol ettiniz. Bir de motor yağını kontrol etmek istiyorsunuz. Motor kaputu açtınız. Şöyle her şeyi gözden geçiriyorsunuz. Hiç orada gereksiz ve boş yere konulmuş bir şey görüyor musunuz? Oradaki her parça bir diğeri ile ilişkili olup belli bir işlevi yerine getirecek biçimde düzenlenmiştir. Her parça kendi işlevini en iyi yapacak özelliklerle üretilmiştir. Kimisi çelikten, kimisi kauçuktan, kimisi plastik bir malzemeden...

Değerli okuyucularım, aciz insan, kurduğu araba gibi basit bir düzenek içinde bile her şeyi yerli yerine koyar iken, hiç, insanı da, onun aklını, düşüncelerini, bilgilerini, davranışları ve işlerini de yaratan Allahü Tealâ kurduğu ilahî düzen içinde yersiz ve gereksiz şey yaratır mı? Bu güçsüz "İlahî düzeni anlamak -1-" adlı yazı ile başlayan bir dizi makalemde bunları bazı örnekleriyle uzun uzun anlattım. Evrende mükemmel bir düzen ve organizasyon vardır. Evrende her şey birbiri ile bağlantılıdır. Her şey belli bir amaç için yaratılmış, yaratılan her şey, bu amacı gerçekleştirecek biçim ve nitelikler ile donatılmıştır.


# Peygamberler de özel niteliklerle donatılmıştır

İşte insanlara, kendi yaratıcılarını anlatmak, Yaratan'ın doğru ve yanlışı bildiren hükümlerini öğretmek, kısaca ademoğlunu ilahî bir eğitimden geçirerek onları ahlâk olgunluğuna ulaştırmak üzere gönderilmiş bulunan peygamberler de benzer şekilde belli nitelikleri taşıyacak şekilde yaratılmışlardır. Fıkıh bilginlerimizin belirledikleri bu nitelikler şunlardır:

"1. Emânet (Güvenilir olmak): Peygamberler her bakımdan güvenilir kişilerdir.

2. Sıdk (Doğruluk): Peygamberler, sözlerinde, işlerinde doğru insanlardır.

3. Tebliğ (Bildirmek,açıklamak): Peygamberlerin bildirdikleri emir ve yasakların, güzel ahlâk ile ilgili hükümlerin hepsi, Allahü Tealâ'dan gelen vahiyden ve kendilerine ulaşan haberlerden başkası değildir.

4. Adâlet: Peygamberler âdildirler. Hiç zulüm, haksızlık yapmazlar.

5. İsmet (Günah işlememek): Peygamberler, küçük ve büyük hiçbir günah işlemezler.

6. Fetânet: Peygamberler, çok akıllı ve çok anlayışlı kimselerdir.

7. Emnü’l-azl: Peygamberler, peygamberlikten dünyada ve âhirette azil olmazlar."(2)

Bu nitelikler sonradan kazanılmış nitelikler olmayıp olağanüstü özelliklere sahip bu seçkin insanlar, deyim yerinde ise, annelerinden bu niteliklerle birlikte kâmil insanlar olarak doğarlar.


# Peygamberleri birbirinden ayırt etmemelidir

Değerli okuyucularım,

Adem aleyhisselamdan bu yana gelen Peygamber Efendilerimizin hepsi de tek yaratıcı olan Allahü Tealâ'yı tanıtmak, insanları kötü davranışlardan uzak tutmak, O'nun, ilahî düzenle uyumlu doğru yaşama kurallarını dünyaya egemen kılmak için görevlendirilmiş seçkin kişilerdir. Onları ilahlaştırmamalıdır. Hepsi de bizim gibi birer insandır. Ancak, yukarıda da söz edildiği gibi, onlar olağanüstü kâmil özelliklere sahip rahmet kaynaklarıdır. İnsanlık, dinli olsun dinsiz olsun, sahip olduğu bütün güzel ahlâkı, bütün insanî değerleri onlardan öğrendi. Görevleri itibariyle onların hiçbirini diğerinden ayırt etmemelidir. Çünkü ayet-i kerimede:

"Peygamber ve inananlar, ona Rabb'inden indirilene inandı. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı. 'Peygamberleri arasından hiçbirini ayırdetmeyiz, işittik, itaat ettik, Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş Sanadır' dediler." [Bakara, 285] buyruldu.

Bununla birlikte Yüce Rabbimiz katındaki derecelerine göre peygamberlerinin kimini kimine üstün kılmıştır. Ayet-i kerimelerde:

"Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık." [İsrâ, 55]

"İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan Allah'ın kendilerine hitabettiği, derecelerle yükselttikleri vardır." [Bakara, 253] buyruldu.

Özellikle, Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz, insanlığın gelişimine bağlı olarak en mükemmel ahkâmı getirmekle şereflendi. İnsanlığın ulaşabileceği en yüce erdemi kendisinde topladı. Onun için ona uyan, Adem (a.s.)'dan bu yana insanlığa din olarak tebliğ edilmiş bulunan İslam'ın en mükemmel biçimine uymuş olur. Kısaca ona uyan kurtulur. Kur'an-ı kerimde Allahü zül-Celâl:

"Biz seni, âlemlere rahmet olarak gönderdik." [Enbiya, 107]

"Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler." [Sebe, 28]

"Senin için bitmeyen, sonsuz mükâfat vardır. Elbette sen en büyük ahlâk üzeresin." [Kalem, 3-4]

"Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salât ve selâm getirin." [Ahzab, 56] buyurdu.

O sebeple Rasulullah (s.a.v.) Efendimize her zaman çok salâvat okumalıdır.


# Günlük hayatımızda Allah elçisine tabi olmak

Fakat her şeyden daha önemlisi de günlük hayatımızda her zaman ona tabi olmalıdır. Birçokları ona tabi olmayı, yalnızca onun gibi sakal bırakmak, onun gibi giyinmek, onun gibi sarık sarmaktan ibaret sanıyorlar. Halbuki bu davranışlar, Rasulullah Efendimizin içinde bulunduğu toplumsal ortamın gereği olup yaşanılan zamana ve coğrafyaya göre değişebilen gelenek tarzı davranışlarıdır. Fakat asıl ona tabi olmak demek, onun bizlere bildirdiği yalan söylememek, sözünde durmak, borcuna sadık olmak, sabretmek, zina etmemek, emanete hıyanet etmemek, namaz kılmak, ana-babaya ihsanda bulunmak, ilim öğrenmek, doğru tartmak, zekat vermek, helâlinden yiyip içmek, hısım ve akrabayı ziyareti terk etmemek, kumar oynamamak, rüşvet yememek, kibirlenmemek, insanları çekiştirmemek, oruç tutmak, dilini haram ve fuhuş sözden korumak, kalb kırmamak, fakir ve yoksulları koruyup gözetmek gibi insanı insan yapan ilahî ahkâma uymak demektir ki bunlar tüm zamanların iyilikleridir. Ona tabi olan ilahî ihsanlara mazhar olur. Ademlikten (insanî değerlerdeki yokluktan) kurtularak insan olmak haysiyet ve şerefine kavuşur. Ayet-i kerimelerde:

"Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız." [Araf, 158]

"Rasule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur." [Nisa, 80]

"De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın." [Âl-i İmran, 31] buyruldu.

Son ayet-i kerimeden açıkça anlaşılmaktadır ki, Allahü Tealâ'yı sevmek ve O'nun yüce sevgisine mazhar olmak, ancak O'nun sevgili elçisine uymakla mümkündür. Ama onun yalnız "Sünnet-i Zevait" adını verdiğimiz zatî sünnetlerine değil, aynı zamanda, onun yukarıda sözünü ettiğimiz "Sünnet-i Hüda" adı verilen ilahî sünnetlerine de tam uyarak ... Yoksa, rasulullah gibi giyinmiş, fakat ilahî terbiye ve olgunluktan yoksun rezil kepaze insanlar olur çıkarız.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş


-------------------------------
[1] Ahmet Cevdet Paşa, ----. Faideli Bilgiler, 16.baskı. Hakikat Ltd.Şti. Yayınları:1, Cağaloğlu, İstanbul. s.5 (1994)
[2] http://www.cocukpinari.com/index.php/content/view/116/26/