016  İktisadî bombalar


Değerli okuyucularım,

Geçen yazımda kısa bir özetleme yapmıştım. Bu yazımda da bunu sürdüreceğim. Gelişen olaylardan, Küresel Derin Devletin, daima çok uzun vadeli projelerle hareket ettiği; duruma göre strateji değişiklikleri yapsalar da asla varmak istedikleri hedeflerinden vazgeçmedikleri; ve bu hedeflere ulaşmak için meşru veya gayri meşru, insanî veya gayri insanî her yolu kullanmaktan asla çekinmedikleri anlaşılmaktadır. Bu gerçeği mutlaka çok iyi bir şekilde kavramamız gerekir. Ancak şurası da bir gerçektir ki aziz Milletimize ve Devletimize zarar verecek birçok şeyi, insanlarımıza, küçük dünya menfeatleri karşılığı kendi rızaları ile yaptırıyorlar. Birçok insanımız ise kendi ihanetinin farkında bile değildir.

Yaptıkları her uygulamada, asıl amaçları çok farklı olduğu halde, medya ile insanlara o olgunun gerçekleşmesi için oldukça insanî bahaneler, insanî sebepler, insanî amaçlar sunuyorlar. İyi niyetli birçok insan da sanıyor ki onlar yapıldığında bu insanî amaçlar gerçekleşecek. Halbuki onların asıl gaye ve niyetleri tamamen farklıdır.

Menkul Kıymetler Borsalarını düşünün. Görünüşte bu kurumlar, sermayenin tabana yayıldığı, birçok şirketin kolayca kaynak sağlayabildiği kurumlar olarak görünmektedir. Gerçekte ise spekülatörlere kaynak aktaran önemli bir oyun alanı, Küresel Derin Devletin bu yolla istediği zaman "ekonomik bunalımlar yaratabildiği bir iktisadî bomba"dır. Nitekim bunu 2001 krizinde açık bir şekilde gördük. Milli tasarruf olanaklarımızı artırıcı önlemler almak zorundayız. Borsa kanalıyla ülke ekonomisine akan sıcak paranın, her an milletimizin başını yakacak bir ateş topuna dönüşebileceğini bir an bile unutmayalım.

Yıllardır güneydoğu sınırımızdaki mayın tarlalarını söktürmeye çalışıyorlar. Neymiş efendim, bu kadar tarıma elverişli alan heba olup gidiyormuş!.. Asıl amaç ise, şu anda planları ordumuzun elinde olan ve istendiği zaman güneye tanklarımızn geçişine izin veren fakat aksi bir askeri harekata izin vermeyen bu alanları tersine çalışır hale getirmektir.

Hele ekonomik büyüme bahanesiyle bütçe kanunlarında oluşturulmuş açıklar... Bu "bütçe açıkları", gerçekte, Küresel Derin Devlete kaynak aktaran çok önemli birer ekonomik düzenektir. Bütçeye göre harcama yaparsa Devlet bu açığı nasıl kapatacak? Ya halkından vergi alacak, ya da tahvil çıkaracak. Genellikle ve her nedense daima ikinci yol tercih edilmektedir. Tahviller de her nedense daima hamiline yazılı senetler şeklinde olup böylece paranın kaynağı belli olmaz. Aziz Milletimize de sürekli vergiler yoluyla bunların faizini ödemek düşer.

Değerli okuyucularım, Küresel Derin Devletin büyük olguları gerçekleştirmek için başvurduğu en yaygın yöntem ise, ikilem yaratarak insanları birbirine düşman taraflar haline getirmektir. Yani insanlar arasına nifak sokmak! Bu tam bir şeytan taktiğidir. Taraflar birbirine düşman haline geldiği ve birbirlerine nefretle baktıkları zaman, gerçekleri göremezler; birbirlerinin daima olumsuz ve kötü yanlarını görmeye başlarlar. Bu da onların hem karşı tarafa düşmanlıklarını artırır, hem onları özeleştiri yaparak kendi kusurlarını görmekten alıkoyar; hepsinden daha önemlisi de Küresel Derin Devletin perde arkasında çevirdiği dolapları görmelerine engel olur. Daha sonraki aşamada ise bu gruplar silahlandırılarak iç savaşlarla ülkelerin zayıflaması, bölünüp parçalanması sağlanır.

Lütfen yıllarca dünyanın nasıl bloklara ayrıldığını; şu güzel vatanımızın güzel insanlarının nasıl sağcı-solcu, alevî-sünnî diye gruplara bölünüp birbiriyle savaştırıldığını, Kahramanmaraş olaylarını, Sivas olaylarını, ülkemizin nasıl kurtarılmış bölgelere ayrıldığını hatırlayın.

Değerli okuyucularım, savaş taktikleri değişmiştir. Milletimiz artık topla tüfekle değil, çok daha ince yöntemlerle, hiç farkına bile varamadan, insanlarımıza Rableri unutturularak, nefislerimiz maddeye ve lükse yöneltilerek, insanlarımız tamahkâr psikopatlar haline getirilerek, sahip olduğumuz bütün manevî değerler yok edilerek, kısaca, milletimizin bireyleri boş şeylerin esiri angutlar haline getirilerek adım adım tutsak alınmaktadır.

Bunları hem sizlere maddeci ve bereketsiz bir dünyaya nasıl sürüklendiğimizi anlatmak, hem de yönetim kademelerinde bulunup da olup bitenlerden habersiz yaşayan birçok gafil insanımızı uyarmak için yazıyorum. Yazık ki Devlet yönetiminde yalnız iyi niyetli olmak yetmemektedir. Aynı zamanda bilgili, ileri görüşlü ve uyanık olmak da gerekmektedir. Unutmayalım, artık düşman dışarda değildir. Düşman evlerimizde, televizyonlarımızın ekranlarında, cep telefonlarımızda, bilgisayarlarımızda, hatta genetik yapımızı değiştirecek şekilde yediğimiz besinlerin içindedir. Bütün bunların farkında olabilmek ve gerekli önlemleri alabilmek için de çok daha bilgili, çok daha uyanık ve çok daha basiret sahibi olmamız gerekmektedir.

Allah'a emanet olunuz.