018  Küresel Derin Devletin oyununa gelmemeli


Değerli okuyucularım,

Din, Allahü Tealâ'nın insanlığa rahmeti, nimeti, lütuf ve ihsanıdır. Bundan yararlanmak tamamen insanın tercihine bırakılmıştır. Ancak elbette her müslüman, kendisi gibi diğer bütün insanların da bu rahmet ve ihsandan yararlanmasını arzular. Hiç kimsenin Hakkı inkar edip küfre düşerek Yaratıcısı tarafından ebedî bir cehennem azabıyla cezalandırılmasını istemez. Kimin gönlü, yanı başındaki bir diğer hemcinsinin sonsuza dek ateşte yanmasına razı olur? Onun için her müslümanın dini önce kendisinin doğru bir şekilde öğrenip sonra da diğer insanlara anlatmaya çalışması, Allahü Tealâ'nın onda tecelli eden rahmet sıfatının bir gereğidir. Hadis-i şeriflerde:

"Birbirinize Müslümanlığı öğretiniz. Emr-i marufu bırakır iseniz, Allahü Tealâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez." [Bezzar]

"Bütün ibâdetlere verilen sevap, cihada verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Cihadın sevabı da, emri maruf ve nehyi münker [dinin emir ve yasaklarını yayma] sevabı yanında, denize göre bir damla su gibidir." [Deylemî] buyruldu.

Ancak insanları imana ve İslam'a davet ederken, iyilikleri emredip kötülüklerden sakındırırken kimsenin kalbini incitmemelidir. Hadis-i şerifte:

"Bir müslümanın kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha günahtır." [R. Nasıhin] buyruldu.

O sebeple, değerli okuyucularım, insanları din hakkında bilgilendirirken çok hassas davranmalı, herkese rahmet nazarıyla bakmalıdır. İslam'ın doğru yorumu, kuşkusuz, Rasulullah (s.a.v.) ve O'nun eshabının yaşadığı, müçtehidlerin açıkladıkları dindir. Nefsimize uymaz, İslam'ı eshab-i kiramın yaşadığı gibi samimiyetle ve kardeşçe yaşarsak, her zaman nefsine uyan insanların bu zaaflarından yararlanan Küresel Derin Devlet bu millete hiçbir zarar veremez.

Üçüncü olarak Türk Milletini doğru anlamalıdır. Bu aziz Millet ırk temeline dayanan bir millet değildir. Bunun en büyük şahidi, şehitliklerimizdir. Gidip bakınız. Kimi laz, kimi arnavut, kimi türk, kimi çerkes, kimi kürt, kimi zaza, kimi abaza... Oralarda her ırktan binlerce şehidimiz yatıyor. Çoğunluğunu Türkler oluşturduğu için bu millete Türk Milleti denilmiş ve dünya da onu öyle tanımıştır. Ama Türk Milleti ırk temeline dayanan bir millet değildir. O,

“İçinizde, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir cemaat bulunsun.” (Âl-i İmran 104)

ayet-i kerimesinde anlamını bulan, iyiliği emredip kötülükten sakındıran ve yüzlerce yıldan bu yana İslam'ın yeryüzündeki resmi temcilliğini yapan bir millettir. Allah indinde hiçbir ırkın diğer ırka üstünlüğü yoktur. İnsanların da milletlerin de üstünlüğü "takva" iledir. Bu aziz Milleti üstün kılan da onun takvasıdır. Bunu böyle anlamaz, ve bu millete Küresel Derin Devletin telkin ettiği ırkçı bir anlayışla bakarsak, bu millete en büyük ihaneti yapmış oluruz. Son zamanlarda yaşadığımız sıkıntıların en büyük sebebi budur. Küresel Derin Devlet, vadedilmiş toprakları ele geçirebilmek için Güneydoğu Anadolumuzu ayırmaya çalışıyor. Bunun için de elindeki bütün yayın organlarıyla sürekli ırkçı bir anlayışı topluma pompalamaya çalışıyor. Bu oyuna gelmeyelim. Müslüman müslümanın kardeşidir. Allahü Tealâ, müslümanın müslümana ihanetini asla affetmez. Gazze bunun en tipik örneğidir.

Son olarak bir de Mason derneklerine kayıtlı din kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locasının sitesinde:

"Hür Masonluk 'Yüce Varlık’a İnanç' temeli üzerine kurulu bir 'Kardeşlik Kurumu'dur. Kendilerinden başlayarak bütün insanlar arasında sevginin, toleransın ve kardeşlik bağlarının kurulmasını hedefler;" [1] deniliyor. İddiaları da öyledir.

Acaba gerçek öyle mi? Şimdi size "Kendi vesikalarıyle Masonluk Nedir?" adlı küçük kitaptan bazı anekdotlar aktarmak istiyorum.

["Hür masonlar, yahudilerin dünya hakimiyeti planını esas tutarak çalışırlar." Hür masonluk tarihi, s.8"

"İlk masonlarda yahudi yoksa da 18. asırdan sonra yahudiler masonluğa girmeye ve orada müstesna mevkileri ele geçirmeye muvaffak olmuşlardır. Bugün bütün dünyada yahudiler en enerjik ve çalışkan mason biraderler sıfatıyle localara yahudi ruhu telkin edip masonluğu kendi gayeleri için alet ittihaz etmişlerdir." Archive İsraelite, 12 Mart 1904.] [2]

Bu alıntılar, musevi şeriatını tüm dünyaya egemen kılmaya çalışan bir ideoloji ile mason locaları arasındaki ilişkiyi gayet iyi göstermektedir. O sebeple bu derneklere kayıtlı din kardeşlerimiz kendi durumlarını yeniden gözden geçirmeli, Küresel Derin Devletin amaçlarına alet olmamalıdırlar. Bu dünya ölümlü dünyadır. Sonra bunun hesabını Allah'a veremezler.

Allah'a emanet olunuz.


-------------------------------
[1] http://www.mason.org.tr/
[2] Cevat Rifat Atilhan, 1964. Kendi vesikalarına göre Masonluk Nedir? 3.baskı. Doğan Güneş Yayınları, Nu.18, P.K.21 Beyazit, İstanbul