004  Kimse bu projeyi hafife almamalı!


Değerli okuyucularım,

Bugün, Çin, İran gibi bir iki istisna dışında, başta ABD olmak üzere, yeryüzündeki hemen hemen bütün büyük devletlerin tamamen Küresel Derin Devletin kontrolünde olduğunu gösteren yüzlerce belirti vardır. İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusya gibi devletler, zaman zaman ortaya çıkan bazı olaylarda tamamen bağımsız politikalara sahip gibi görünseler de, genel uygulamalarına bakıldığında, onların her zaman dünya siyonizminin ana hedeflerine hizmet eden bir davranış içinde oldukları açık bir biçimde görülmektedir.


# Büyük Devletler, Siyonizmin kontrolünde

Bu devletlerin hiçbirisi, İsrail'in çeşitli yerlerde yaptığı zulümlerin hiçbirisine tepki vermezler, veremezler. Halbuki büyük devlet olmanın temel ölçeklerinden birisi adalet değil midir? Bu devletlerin, gerçekten büyük devlet iseler, dünyanın neresinde olursa olsun bir insanlık suçu olan zulme kayıtsız kalmamaları, en azından kınamak suretiyle onlara tepki göstermeleri gerekmez mi? Halbuki görüyoruz ki, küresel ekip tarafından gerçekleştirilen, onbinlerce insanın öldüğü ve yaralandığı en acı verici olaylarda bile, bunların gıkı çıkmamaktadır. Hiç sesleri çıkmadığı gibi üstelik, küresel güçlerin kontrolündeki küresel sermayenin çıkarları uğruna yapılan birçok kanlı operasyonun en hevesli destekçileri bunlardır.

Daha önceki bir yazımda daha ayrıntılı anlatmıştım; AB (Avrupa Birliği) projesi, Küresel Derin Devletin gerçekleştirmek için büyük çaba sarf ettiği "Tek Dünya Devleti" projesinin bir ön adımıdır. Ve hepiniz biliyorsunuz ki, bu büyük devlet denilen devletlerin hemen hepsi, şu anda, bu AB projesinin bir bileşeni durumundadır. Halbuki bu AB projesinin temel ilkelerine baktığımız zaman, Devletlerin egemenlik haklarını tamamen ortadan kaldıran ve hepsini tek bir boyunduruga bağlamaya çalışan bir proje olduğu açıkça görülmektedir. Türkiye'nin var gücüyle bu proje içinde yer almaya çalışması da, ülkemizin kimlerin kontrolünde olduğunu açıkça gösteren işaretlerden birisidir. Yöneticilerin sözleri gerçeği değiştirmez. "Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz."


# Büyük Devletler niçin PKK'yı desteklerler?

Bildiğiniz gibi, Küresel Derin Devletin, şu anda gerçekleştirme aşamasında olduğu en önemli proje, başkenti Kudüs olacak tek dünya imparatorluğuna temel teşkil etmek üzere Ortadoğunun yeniden biçimlendirilmesi ve Nil'den Fırat'a kadar olan "vadedilmiş topraklar"ın ele geçirilerek büyük İsrail Devletinin yeniden kurulmasıdır. Bunun için de Türkiyenin parçalanması gerekmektedir. Bu amaçla PKK'yı kurmuşlardır. PKK, asla bir Kürt örgütü değildir. Kürt kardeşlerimizin hemen hepsi, Şafii ve Hanefi mezheplerine mensup sünnî müslümandır. Halbuki BBC muhabirinin peygamberlerin adlarını vererek hangisini seviyorsunuz şeklindeki bir sorusuna verilen cevaplardan anlaşılmaktadır ki bu örgüt üyelerinin %90'ı ya hıristiyandır ya da ateisttir. Küresel Derin Devletin sadık hizmetkârlarından olan sözüm ona hemen bütün büyük devletler bu önemli projede Türkiyeye karşı PKK'yı desteklemektedirler. Halbuki ne Almanya'nın, ne Belçika'nın, ne Fransa'nın PKK'yı desteklemeleri için hiç bir mantıkî sebep yoktur. Bu da onların Küresel Derin Devletin güdümünde olduklarını gösteren en açık delillerden birisidir.

Aslında bu kadar söze de gerek yoktur. Daha önce sizlere aktarmıştım. Fransız bakan ne diyordu:

"Farmasonluk, Fransa Cumhuriyetinin gizli idare kuvvetidir. Ve bunlar masonların istediklerini yapmaktadırlar." Fransız nazırı: Gado, 1894 Konvent, s.389.[1]

Masonluk her ülkede Siyonizmin amaçlarına hizmet eden ileri karakollar durumunda olduğuna göre, bir bakanın ağzından da bu durum doğrulanmış olmuyor mu?


# Söz dinlemeyen için terör ve karışıklık fitnesi!

Değerli okuyucularım, ABD gibi devletler için hiç konuşmaya gerek yoktur. Onların tamamen Yahudi Lobisinin güdümü altında oldukları, zaten her davranışlarından anlaşılmaktadır.

İspanya, Türkiye, Mısır, Pakistan gibi küçük devletlere gelince; bu devletlerde söz dinlemeyen hükümetler çıkınca ya orduya ihtilal yaptırdıklarını, ya da birer terör örgütü oluşturup süretli fitne ve karışıklık çıkartarak Demoklesin kılıcı gibi bu hükümetlerin başında sallandırdıklarını kendileri ifade ediyorlar.

Bunların temel yöntemini tekrar hatırlayalım ve hiç unutmayalım: "Ordo ab chaos", yani önce kaos sonra düzen. Ya da daha açık bir anlatımla önce fitne, fesat ve karışıklık çıkar, sonra bundan yararlan ve istediğini yap.

Peki durup dururken huzur ve barış içinde yaşayan bir toplumda fitne nasıl çıkarılır, hiç düşündünüz mü? Kuşkusuz bunun ilk adımı, toplumda farklı toplumsal kişilikler, farklı kimlikler yaratıp bunları etiketlemektir. Sonra sıra onların sen-ben davasına düşürülmesine, yani birbirlerine düşman edilmesine gelir. Çok partili sistemleri sürekli ağızlarında geveleyip durmalarının sebebi budur.


# Kimse bu projeyi hafife almamalı!

Yıllarca ülkemizde insanları Halk Partili, Demokrat Partili diye etiketleyip birbirlerine düşman ettiler. İnsanlar, köylerde, mahallelerde kahvehanelerini, camilerini ayırdılar. Sonra ne idiği belli olmayan iki kavram ortaya attılar: sağcı, solcu. Gençlerimizi yıllarca bu etiketlerle çatıştırdılar. Şimdi de Türk, Kürt etiketiyle aynı şeyleri yapmaya çalışıyorlar. Ama, değerli okuyucularım, bu defaki çok ciddidir. Çünkü bu, Küresel Derin Devletin en son ve en önemli projesidir. Türkiye'yi parçalama projesi. Yüz yıl önce uygulanmaya çalışılıp gerçekleştirilememiş bir proje. Bu güçsüz, 45 yıllık gözlemcisiyim. Küresel Derin Devlet şimdiye kadar başladığı hiçbir projeyi yarım bırakmadı. Onun için hiç kimse bu projeyi hafife almamalıdır. Rothschild'ın sözlerini bir kez daha hatırlayalım:

"Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve İsrail devletinin yolunu açmak için çıkarılmıştı. İsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı."


# Atatürk yüzünden Sevr ertelendi

"Mason örgütleri tarafından kışkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar kaybedilmeye başlandı. Hazine plansız harcamalarla tüketildi. Savaş sonunda hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu."

"Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için *** denilen bir örgüt yarattık. Bu örgütle uğraşmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve şu anda koskoca Osmanlı İmparatorluğu'ndan geriye kalan bir avuç toprakta varlığını sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istediğimiz geri çevirecek durumda değil. Sanırım yakın gelecekte topraklarından biraz daha, bir süre sonra da bizim için hâlâ geçerli olan Sevr Antlaşması uyarınca hemen hemen tamamından fedakârlık etmek zorunda kalacak."

Niyetleri Kürt Devleti falan değildir. Asıl amaç, vadedilmiş topraklardır. Kürt Devleti projesi, Türkiye'yi parçalamanın maskelenmiş bir görüntüsüdür. Türkiye parçalandıktan sonra gerisi kolaydır. Nedense henüz zamanı gelmediği için bu art niyetlerini bir türlü açığa vurmuyorlar.

Allah'a emanet olunuz.


-------------------------------
[1] Cevat Rifat Atilhan, 1964. Kendi vesikalarına göre Masonluk Nedir? 3.baskı. Doğan Güneş Yayınları, Nu.18, P.K.21 Beyazit, İstanbul