025  Bizimkiler onlardan da hevesli


Değerli okuyucularım,

Geçen yaz idi sanıyorum. Büyük damadımın evine gitmiştik. Hanımlar mutfakta yemek hazırlarken ben de kitaplıktaki kitaplara bir göz attım. Eski MİT Müsteşarı Prof. Dr. Mahir Kaynak'ın bir kitabı dikkatimi çekti. Aradan çektim. Hanımdan gözlüğünü istedim. Koltuğa kuruldum. Okumaya başladım. Sakın şu anda bana, kitabın adını falan sormayın, çünkü hiç hatırlamıyorum. Kitapta o günlerde gündemde olan olayların analizi yapılıyor, onlara yorumlar getiriliyordu. Kitabın ne adını, ne de içeriğini doğru dürüst hatırlamama rağmen bir şey çok dikkatimi çekmiş olmalı ki hâlâ hatırımda. O da şu: O günlerde herkes Türkiye'de bir Derin Devletten söz ediyordu ya, eski Mit Müsteşarı onlara cevap veriyor. Türkiye'de bir Derin Devlet falan yoktur, keşke olsaydı, diyor.


# Keşke bir Türk Derin Devleti olsaydı

Değerli okuyucularım, bu fikre ben de katılıyor ve "Keşke olsaydı" diyorum. Keşke olsaydı da aziz Milletimizin varoluş sebebi ve varlık amacına uygun evrensel politikalar belirleyip devleti yöneten bazı gafiller bu ana düsturlardan saptığı zaman onları bu ana çizgiye getirecek bazı icraatler yapabilseydi. Ama maalesef böyle bir şey yoktur.

Sizlere önceki yazılarımda ayrıntılı şekilde sunduğum ahir zaman fitnesinin buyurganları ile yapılan son röportajdan da bir kere daha anlıyoruz ki, seçimler bir aldatmacadır. Türkiye'de iktidarları maalesef Küresel Güçler belirlemektedir. Zaten sayın Başbakanımızın daha iktidarının ilk yıllarında ABD'ye gidip geldikten sonra kendisinin BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) Eşbaşkanı olduğunu ilan etmesi de bunu açık bir biçimde göstermiyor mu? Bir zamanlar ülkemiz medyasında sık sık derin devletten söz edilirdi. İnsanlarımız sanıyordu ki olup biten olayları "Türk Derin Devleti" oluşturuyor. Olayları bir derin devletin oluşturduğu doğru idi, ama bu Türk Derin Devleti falan değildi. Küresel sermayeyi, bankacılık sistemini, sanayi ve ticareti, medyayı, hukuk ve eğitim sistemini, hatta danışmanlar yoluyla tüm devlet siyasetini denetim altında tutan "Küresel Derin Devlet" ve onun Türkiye'deki uzantıları idi. Yazık ki bugün de olup bitenler, hep bu odaklar tarafından oluşturulmaktadır.


# Mazlumun âhı çıkıyor

Ancak şu var ki dün sahte belgeler, PKK mensubu gizli tanıklar, ve yere gömülmüş silahlar gibi uyduruk delillerle, dağlarda eşkiyaya karşı canını ortaya koyarak savaşan değerli ordu mensuplarımızı yıllarca hapiste çürümeye mahkum eden, hatta ordumuzun kozmik odalarına kadar girenlere ses çıkarmayıp bilakis zalimlere destek olanlar bugün ucu kendilerine dokununca kıyameti koparmaya başlamışlar, "Emniyet içinde sahte belge üreten birimler var", "Ordumuza kumpas kuruldu" gibi sözler etmeye başlamışlardır. Bir zamanlar aynı birimler, değerli askerlerimizi mahkum etmek için de sahte CD'ler üretiyordu. Ve onların avukatları, bu düzmece CD'lerdeki akıl almaz çelişkileri ortaya koyuyor ve "insanlar düzmece belgelerle mahkum ediliyor" diye bar bar bağırıyorlardı. O zamanlar sizler nerelerdeydiniz? Allah (c.c.) sizlere hiç mi basiret vermedi? Şimdi onlara yapılan aynı numaralar sizlere yapılınca mı aklınız başınıza geldi? Atalarımız ne demişler: Alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste. Artık mazlumun âhı çıkıyor ve ilahî adalet tecelli ediyor. Ne demişti doğru sözlü Peygamber (s.a.v.):

"Kim zalime yardım ederse, Allah o zalimi ona musallat eder." [Acluni, İbni Asakir]

Gafletten hâlâ uyanmamışlardır. Olayları cemaat tezgâhladı sanıyorlar. Hayır, hayır... Yanılıyorlar... Bunlar profesyonel işlerdir. Cemaatin bunları yapacak ne gücü, ne donanımı vardır. Bu güçsüzün naçizane düşüncem şudur ki bu olayları, amaçları için herkesi, her şeyi ve her yöntemi kullanmaktan asla çekinmeyen Küresel Derin Devlet tezgâhlamaktadır ve maalesef sağcısıyla solcusuyla, ateistiyle müslümanıyla birçok insan bunların elinde oyuncaktır. Artık ayılsınlar... Ayılsınlar da yönetmekte oldukları devleti, Küresel Derin Devletin tüm toplumsal hayatımızı kirleten bu çetrefilli oyunlarına alet ettirmesinler. Tabii önce milletin vicdanında kendilerini aklayarak... Bu tür olaylar, aziz Milletimizin devletine, ordusuna, hukuk sistemine, ve en önemlisi de siyaset kurumuna güvenini ortadan kaldırmaktadır. Bunu artık herkes anlamalı.


# Bizimkiler onlardan da hevesli

Değerli okuyucularım, bir zamanlar Türkiye'de hükümetler ülkeyi idare eder, olaylar kendi istekleri doğrultusunda gelişmezse, Küresel Derin Devlet, medyayı, orduyu ya da terörist grupları kullanarak idare edenleri kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorlardı. Şimdi ise Küresel Derin Devletin tüm istekleri, bizzatihi devletimizin politikaları durumuna getirilmiştir.

Küresel Derin Devlet, tamamen kendi denetiminde bir dünya devleti oluşturmaya çalışıyor. Bunun ön adımı olarak da, Avrupa Birliği gibi, Bölgesel Birlikler kuruyor. Önce ekonomik birlikler olarak sunduğu bu birlikleri zaman içinde tüm organları teşekkül etmiş devletlere dönüştürüyor. Ve dolayısıyla üye devletlerin egemenlik hakları tamamen ortadan kalkıyor. Ve onlarca devlet, birkaç kişinin kararlarıyla yönetilir hale geliyor. Kendi nihai amaçları için çok önemli gördükleri ve mutlaka denetim altında bulundurulması gerektiğini düşündükleri Türkiye'yi de bu boyunduruk altına sokmaya çalışıyorlar. Ee, şimdi bizimkilere bakıyoruz, aziz Milletimizi bu boyunduruk altına sokmaya onlardan da hevesli..

Kuresel Derin Devlet, aynı zamanda tüm dünyayı tek bir din çatısı altında toplamaya çalışıyor. Bu din ise, daha önceki yazılarımda ayrıntılı şekilde sizlere anlattığım, Kabalacı felsefenin çerçevesini çizdiği, maddeyi ve maddedeki değişimi ilah edinen bir din.. Yani tanrısı madde olan bir din. Yani küfür... Ama bütün işlerinde olduğu gibi burada da şeytanî bir hokkabazlık yaparak asıl amaçlarını gizleyip "Biz dinleri birleştireceğiz" sloganıyla ortaya çıkıyorlar. Bunun ilk adımı olarak da dinlerarası diyaloğu başlatıyorlar. Ve bu işte de bizimkiler yine onlardan daha hevesli...


# Müslüman ile Ateist aynı potada

Şimdi lûtfen aşağıdaki video linkini tıklayarak Fethullah Gülen hocadan dinlerin nasıl birleştirileceği konusuna bir kulak verin:

http://www.youtube.com/watch?v=EzUD2qwjqew

Videoyu izlemeye olanak bulamayan arkadaşlarım için bu güçsüz videonun çözülmüş içeriğini sizlere aktarıyorum: Videoda kendi sesinden kendi görüntüsüyle Fethullah Gülen hoca diyor ki:

"Aynı zamanda semavi dinlerle başlayarak, Musevilik gibi, Hıristiyanlık gibi, Müslümanlık gibi, dünyada bugün üç büyük din sayılıyor. Gerçi Budizm de var. Bir ahlak dini o. Şimdilerde semavi din olarak bilinen dinler bu dinler. Bunlar arasında bir uzlaşma başlatılırsa, merkezde böyle başlamış olur. Din hakkında bu değerler geniş bir açı şeklinde kendisini hissettirebilir sanıyorum. Bu işin içine Budizm de girebilir, Brahmanizm de girebilir. Hatta Ateistler de girebilirler. Tarihten kalma Animistler de girebilirler. Herkes de.. Önemli olan esas böyle bir açılımı gerçekleştirebilmektir. Bunu siz ilk adım sayabilirsiniz. ..."

Şimdi birisinin çıkıp Küresel Derin Devlet tarafından beyni yıkanmış bu adamlara: "Dur Efendi! Biraz yavaş ol! Nefsini bir yana bırakarak olaylara biraz da Allah'ın nuruyla bak! Sakin kafa ile biraz daha derin düşün! Hiç küfürle iman, dalaletle hidayet birleşir mi?" demesi gerekmez mi?

Allah'a emanet olunuz.