032  En kârlı yatırım


Değerli okuyucularım,

Herhalde en zor mesleklerden biri "gazetecilik" olmalı. Yerleşik bir terim olduğu için "gazetecilik" diyorum. Eskiden yalnız gazeteler, dergiler ve kitaplar vardı, onun için "gazetecilik" deyimi kullanıyordu. Fakat şimdi artık bu hizmet alanı iyice çeşitlenmiştir. Bunlara televizyonlar, internet siteleri, sosyal medya, tanıtım panoları, akıllı telefonlar gibi çok sayıda iletişim aracı katılmıştır. Ve bunların hepsi için daha genel bir anlamda "medya" (ortam) terimi kullanıyor. O sebeple bu işlerle uğraşanlara ne demek gerekir tam bilemiyorum


# Hergün yeni bir yüz

Adı ne olursa olsun, gerçekten bu iş zor bir iştir. Zorluğu da hergün izleyicinin karşısına yeni bir yüzle çıkmaktan kaynaklanıyor. Yıllarca önce bir gazete röportajından öğrenmiştim: Dünyanın en büyük gazetelerinden biri o yıllarda, 9-10 milyon tirajı ile Asahi Şimbun adlı Japon gazetesi imiş. Gazetede haberler günlük olarak değil saatlik olarak değiştiriliyormuş. Her yeni haber geldiğinde rotatifler durduruluyor, eskiyen haberler çıkarılıp yerlerine yenileri konuluyormuş. Eğer böyle bir gazeteniz varsa artık okuyucuların karşısına her gün değil, her saat yeni bir yüzle çıkmak zorundasınız demektir. Bir de Japon Alfabesi gibi çok sayıda işaretten ibaret, çivi yazısı gibi karmaşık bir alfabeye sahipseniz yandınız.

Değerli okuyucularım, bildiğiniz gibi bu güçsüzün de küçük bir sitesi var. İnsanlarımızın dünya ve ahıret mutluluklarına katkı sağlayacak bilgi, haber, duygu ve düşünce kırıntılarını onlara aktarmak üzere kurulmuş "esinti.biz" adlı genel amaçlı bir site. Sitenin "webbank" adlı rehberinde 6000'i aşkın yararlı bağlantı var. Hergün ana sayfamız, ortalama 8-10 tık alırken bu site rehberi yaklaşık 150-200 tık alır. Dolayısıyla bu güçsüz, her gün ziyaretçilerimin karşısına farklı bir yüzle çıkmak ihtiyacını duyuyorum. Her gün ana sayfamda herkesin bilmesinde, haberdar olmasında yarar gördüğüm bazı haberler aktarıyorum. Bunlar bazen bir sağlık haberi, bazen yeni bir icat, bazen aziz milletimizin mutlaka bilmesi gereken siyasi bir gelişme, bazen herkesin haberdar olması gereken hukuki veya mali bir uygulama, bazen de kültür mirasımız ile ilgili bir haber oluyor.


# Yeni bir icadın varsa

İşte sizlere henüz sunulacak olan bu haberlerden biri "Dünya devleri, Türk icadına sipariş yağdırıyor"[1] başlığını taşıyordu. Haber yerli işletmelerimizden birinin bir başarı öyküsü. Bu öykü, aynı zamanda, bilim, araştırma ve teknolojinin, bir ekonomi üzerindeki etkisini açık bir şekilde ortaya koyması bakımından çok güzel bir örnek.

Firma üç yıl önce araştırmalara başlamış. İlk çalışmaları boşa gidiyor. Aslında üzerinde çalıştıkları çok basit bir konu: Islak mendil. Şu anda piyasada bulunan ıslak mendiller, üzerlerinde bakteri ve fungus gelişmesini önleyip raf ömrünü uzatmak için alkol ve kansorejen etkili paraben içeriyor. Onların üzerinde çalıştıkları konu ise mendilleri kullanılacağı zaman ıslatan ve bu maddelerin kullanılmasına gerek bırakmayan "PushClean" adını verdikleri yeni bir teknoloji. Sonunda bunu başarıyorlar. Ve 90 bin dolar civarında para ödeyerek ortaya koydukları basit icadın 145 ülkede 20 yıllık patentini alıyorlar. Ayrıca sistem için 3 milyon Euro yatırım yaparak kendi makinelerini de kendileri tasarlıyorlar. Ama buna karşılık geliştirdikleri mendillere kısa sürede dünyanın dört bir yanından talep geliyor. Tam bir talep patlaması. Ve firma, 18 ülkeye ihracat yapar duruma geliyor. Müşterileri arasında da Mercedes, Lufthansa, Saudi Airlines gibi dünyanın sayılı firmaları bulunuyor. Apple için LCD ekran temizleme mendili yapıyorlar. ABD'de kendi ofislerini açarak ev hayvanları için kulak, pati ve vücut silmek için özel ıslak mendiller pazarlıyorlar. Dr. Franke kendi antiseptiğini yolluyarak özel mendil siparişi veriyor. Azeriler ateş düşürücü mendil istiyorlar. Bebekler ve anneler için özel mendiller, koku giderici mendiller üretiyorlar ve gittikçe ürün yelpazesini genişletiyorlar.


# Teknoloji üretenin ve üretemiyenin durumu

Değerli okuyucularım, geçen yazımda Yağcı Dayının yağ teknolojisini anlatırken "Teknoloji üretirsen herkes senin ayağına gelir, üretemezsen sen teknoloji üretinin ayağına gidersin" demiştim. İşte yukarıdaki öykü, bunun en açık örneğidir.

Değerli gönül dostlarımdan biri olan sınıf arkadaşım Doç.Dr. Mustafa Çopçu bir Bitki Hekimi, aynı zamanda "Satış Becerilerini Geliştirme Teknikleri" üzerinde çalışan bir pazarlama uzmanıdır. Bir ürün insanlara nasıl daha çok satılabilir onu anlatıyor olmalı. Bu güçsüz kardeşiniz ise bir işçi çocuğu olmam hasebiyle, bu pazarlama işinden hiç mi hiç anlamam. Hayatımda bir iki arsa satışı ve eski Şahin'imi satmak dışında hiçbir şey pazarlamadım. Ama onlardan da ne zaman söz açılsa eşim ve çocuklarım "Arsalar çok ucuza gitti!" diye hâlâ başımı şişirirler. Yani sizin anlayacağınız ben iyi bir müşteriyim ama iyi bir satıcı değilim. Copçu kardeşimin kurslarına katılsam dahi iyi bir satıcı olabilir miydim, orasını bilmiyorum. Yalnız çok iyi bildiğim bir şey var: Eğer siz herkesin ihtiyacı olan yeni bir şey icat etti iseniz ve bunu sizden başka üreten yoksa, mutlaka, "Çanakta balın olsun, Bağdat`tan sinek gelir" misali, ürününüze dünyanın dört bir yanından müşteri gelecektir. Ve sizin malınızı satmak için birçok teknik öğrenmenize de fazla ihtiyaç kalmayacaktır.


# 7 milyar dolarlık yatırıma, 250 milyar dolarlık getiri

Değerli okuyucuyarım, her halde buraya kadar anlatılanlardan yeni bir teknolojinin bir ekonomi için ne kadar önemli olduğu anlaşılmış olmalıdır. Ama hâlâ ikna olmayan arkadaşlarım için birkaç not daha düşebilirim:

Ünlü ansiklopedi Encyclopedia Americana'da Research (Araştırma) bahsinin ilk cümlesinde: "Bilim, Birleşik Devletlerin, Kuzey Amerikan'ın doğu kıyısındaki birkaç küçük koloniden büyük bir dünya gücüne yükselmesinde anahtar bir rol oynamıştır" deniyor.[2]

Araştırmanın getirilerini inceleyan bir başka Amerikan yayınında[3] ise: "Küresel pazarda ekonomik başarıların her zamankinden daha çok yenilikle belirlendiği bir zamanda araştırma yatırımlarımızı azaltmayı göze alamayız." deniyor. Ve aynı makalede, hangi araştırma yatırımın ne kadar getirisi olduğunun muhasebesi yapılırken, 1950'de kurulup bugüne kadar faaliyetlerini sürdüren Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation)'nın yatırımları için şunlar söyleniyor:

"1952 yılı içinde 3,5 milyon dolardan başlayıp 2012'de 29 milyon dolara ulaşan toplam 7 milyar dolar yatırım yapıldı. Buna karşılık Ulusal Bilim Vakfı tarafından desteklenen bir araştırma projesinde çalışan bir çift öğrencinin geliştirdikleri Google, bugün tahminen 250 milyar dolar değere ulaştı ve 54 bin kişi istihdam ediyor. Bu, kuruluşundan bu yana fonun yapılan bütün masraflarını fazlasıyla karşıladı. Fon, aynı zamanda, ileri elektronik, bilgisayar, dijital iletişim, çevre kaynak yönetimi, lazerler dahil olmak üzere neredeyse hemen her büyük sektörde yeni teknolojiler gelişiminde etkili oldu."

Şimdi sen gel de Allahü Tealâ hazretlerinin:

"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" [Zümer, 9]

Ve Rasulullah (s.a.v.)'ın

"Rütbelerin en üstünü, bilim rütbesidir." [Hadarat-ül-kuds] sözlerine hak verme.

Ne diyelim! Darısı, bir arkadaşımızın espirili ifadesiyle, Allahü Tealâ'nın beyin verdiği fakat kullanma talimatını yitirdiği için onu kullanamayan; hâlâ okumaya, araştırmaya, öğrenmeye, ilme, irfana uzak duran biz zamane müslümanlarının başına.

Allah'a emanet olunuz.


----------------------------
[1] http://ekonomi.haber7.com/basari-hikayeleri/haber/1144887-dunya-devleri-turk-icadina-siparis-yagdiriyor
[2] WATERMAN, Alan T., 1975. "Research" in The Encyclopedia Americana, International ed. Americana Corporation International headquarters; 575 Lexington Avenue, New Yok, New York 10022.
[3] http://www.americanprogress.org/issues/technology/report/2012/12/10/47481/the-high-return-on-investment-for-publicly-funded-research/