001  Üçüncü Faktör


Değerli okuyucularım,

"Olup biteni doğru anlamak" ana başlağı altında sizlere sunduğum bu yazı dizilerinin birinci bölümünde Ülkemizde ve dünyada olup biten olayların perde arkasındaki etmenlerini sizlere tanıtmaya çalışmıştım. İkinci bölümünde de bu olaylara zemin hazırlayan şartlara kısmen değinmiş, üstün ve insani niteliklere sahip İslam Ekonomik düzeninin kısa bir analizini yapmış, İslam bilginlerinin, bugünkü çağdaş bilimin ve teknolojinin temelini teşkil eden "deney metodu"nun bulunup geliştirilmesindeki çok önemli rollerinden sizlere örnekler sunmuştum. Sonunda da skolastik düşüncenin İslam bilginleri tarafından yıkıldığını belirtmiştim. Parlak bir geçmişe sahip olduğu halde, acaba bugün İslam alemini bu hale getiren sebepler neler olabilir? İşte bunun doğru bir analizini yapmak gerekir. Kuşkusuz sorun İslam alemi kadar, şu anda yeryüzünde İslam'ın en önemli temsilcisi durumunda bulunan Türk Milletinin de en büyük sorunu olup, aslında mesele sıradan bir sorun olmaktan çıkmış, aziz Milletimizin var veya yok olma sorunu haline gelmiştir.


# Ana sebepler: İman zafiyeti

Değerli okuyucularım,

Hiç kuşku yoktur ki, İslam aleminin içine düştüğü bugünkü hoş olmayan durumun ana sebeplerinden en önemlisi "iman" eksikliği, yani dinin şekil olarak algılanıp mânâ ve özüne önem verilmemesi, dolayısıyla Allahü tealâ'nın bizden uymamızı istediği kurallara tam olarak uyulmamasıdır.

"İman" bütün hayırların başı olduğu halde, çoğu arkadaşımız, bilim ve teknolojiye kafayı takarak, imanın toplum hayatımızdaki önemini görmezden gelip arka plana atıyorlar.

İnsanlarımızdaki iman zafiyetinin en önemli belirtileri, gerçeklikten kopma, Allah ve ilahi ceza korkusunun kaybolması, nefsani arzuların ön plana çıkmasıdır. Aslında bu, İslam'ın yok olması demektir. Çünkü İslam, kişinin Allahü teala'nın iradesine bağlanması demektir. Bu bağ kopup ilahi iradenin yerini nefsî arzular aldığı zaman din göstermelik bir meta halini alır, kişilerin davranışlarına tamamen nefsî arzular hakim olur.

Gerçeklikten kopmanın ilk sonucu, dürüstlüğün ortadan kalkması ve yalan dolanın toplumda yaygınlaşmasıdır. Bu yalnız kişisel ilişkilerle sınırlı kalmaz. Bilim hayatını, hukuk müesseeselerini, ticaret hayatını, iş ve çalışma hayatını, siyaseti, yani toplumun bütün kurum ve kuruluşlarını etkiler. Böyle toplumlarda hiçbir bilgi, istatistik, haber, duyum ve söze güvenilemez. Çünkü neyin doğru, neyin yalan ve yanlış olduğunu kestirmek mümkün olmaz.

Allah ve ilahi ceza korkusu ortadan kalkınca da toplumda dince yasaklanan, cana kıyma, zina, hırsızlık, faizcilik, kumar, içki ve uyuşturucuların sebep olduğu boşanmalar, trafik kazaları, istismar, tecavüz ve benzeri melanetler, ve burada sayılıp dökülmesine imkân olmayan bir çok kötülükler günlük haberlerin konusunu teşkil etmeye başlar.

Nefsi heves ve arzular kişilerin davranışlarına egemen olunca da kibir, çıkarcılık, mal ve mevki düşkünlüğü v.b. gibi manevi hastalıklar ortaya çıkar. Rüşvet, dalkavukluk, adam kayırma v.b. gibi birçok kötülüklerin kapısı açılmış olur. Toplumdaki insanlar kişisel heveslerini tatmin için mal ve para toplamak, sahip oldukları dünyalıklarla övünmek ve yemek, içmek, gezmek, eğlenmek ve günlerini gün etmekten başka birşey düşünmez hale gelirler.

Değerli okuyucularım, görüldüğü gibi "iman zafiyeti" asla hafife alınacak bir olgu değildir. Toplumun siyaset, bilgi, teknoji, mal ve hizmet üretimi de dahil toplumun her şeyini ve her kesimini etkiler. İmanlı toplu demek, güzel ahlâklı, erdemli toplum demektir.


# Ana sebepler: Bilgi ve teknoloji üretememe

Kuşkusuz İslam toplumlarının bugünkü perişan duruma gelmelerinin ana sebeplerinden birisi de, İslam'ın ilk yüzyıllarındaki durumunun aksine, "bilgi" üretememesi, bilgiyi üretime uygulayamaması, yani bir başka ifade ile yeni "teknolojiler" geliştirememesi, dolayısıyla İslam ekonomilerinin üretkenlikten uzak bir konuma gelmesidir.

Değerli okuyucularım,

İnsanların ve toplumların Allah katındaki değerleri nasıl "takva" yani "Allah korkusu" ile ölçülüyorsa, onların maddi alemde ve insan toplulukları içindeki değerleri de ürettikleri "bilgi ve teknoloji" ile ölçülür. Bu gerçeği binyıllar öncesinde Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz görmüş ve:

Rütbelerin en üstünü, ilim rütbesidir. [Hadarat-ül-kuds] buyurmuştur.

Ne kadar veciz ve güzel bir söz. Tabii Müslümanlar Allah'a ve O'nun sevgili peygamberine itaati terk edince, bu söz de onlar için çok bir anlam ifade etmemeye başlamıştır.

İyi de Bilim ve Teknoloji bir toplum için şart mı? Bunlar olmadan da zengin olan birçok topluluklar var, diye düşünülebilir. Doğrudur. Ama zenginlikleri belli kaynaklara dayanan o toplulukların o kaynakları bitti mi zenginlikleri de biter. Bilgi ise sürekli bir zenginlik ve üstünlüktür.

Encyclopedia Americana'nın Research (Araştırma) bahsinin daha ilk cümlesinde: "Bilim, Birleşik Devletlerin, Kuzey Amerikan'ın doğu kıyısındaki birkaç küçük koloniden büyük bir dünya gücüne yükselmesinde anahtar bir rol oynamıştır" deniyor.[1]

Bilgi ve Teknoloji, bir toplumun, kendi savunma ihtiyaçlarını karşılamak, çoğalan nüfusuna yeni besin kaynakları bulmak, insanların günlük hayatlarını kolaylaştırmak ve sağlık ihtiyaçlarını gidermek için asla vazgeçilmez bir unsurdur. Şimdi bir an için hayatımızdan teknolojinin çıktığını düşünün. Günlük hayatımız ne kadar yavan, tatsız ve çekilmez bir hale gelir. Araştırma, bilim ve teknoloji, ekonominin temel unsurları olan mal ve hizmet üretimin de en önemli tetikleyicileridir.

1950'de kurulan Amerikan Ulusal Bilim Vakfının raporunda: Vakıfda bir araştırma projesinde çalışan iki öğrencinin geliştirdikleri Google'ın, bugün tahminen 250 milyar dolar değere ulaştığı ve 54 bin kişi istihdam ettiği belirtiliyor.[2]


# Ana sebepler: Üçüncü faktör

Değerli okuyucularım,

İslam toplumlarını bugünkü kötü durumlarına getiren bir üçüncü faktör daha vardır ki gerçekte bu faktör, diğer iki faktörün de ana gelişme sebebidir. Bir başka deyimle bu üçüncü faktör, sebeplerin sebebi durumundadır. Bu üçüncü faktörü sizlere, daha önceki yazılarımda "Küresel Derin Devlet", "Küresel Güçler", "Şeytanîler" gibi temsili isimler altında kısmen anlatmış, "Olup Biteni Doğru Anlamak" başlıklı kitabımın ilk cildinin son sayfalarında da sizlere bu Şeytanîlerin en başındaki zalimlerle yapılan beş bölümlük bir röportaj sunmuştum. Linki aşağıda verilmiştir:

http://www.esinti.biz/olup_biten_1/058.htm

Arkadaşlarımız, bu yazı dizimizi okumadan önce o sayfalara bir göz atarlarsa, bundan sonraki yazıları daha farklı bir algı ile değerlendirmek imkânı bulacaklardır.

Allah (c.c) nasip ederse, "Olup Biteni Doğru Anlamak" başlıklı kitabımın üçüncü cildini teşkil edecek bu son yazı dizimde de sizlere, bütün işleri fitne fücur olan bu şeytanîlerin ortaya çıkışları ve mahiyetleri, tarihi gelişmeleri, dünya siyasetinin temelini oluşturan felsefi akımların gelişmelerine etkileri, kullandıkları yöntem ve vasıtalar, varmak istedikleri hedefler ve bunun için yaptıkları planları çok daha ayrıntılı bir şekilde anlatacak ve onların insanlarımızdan gizledikleri çirkin yüzlerini ayan beyan ortaya koymaya çalışacağım. Ve böylece insanlarımız, oluşturdukları fitne ve fesatlarla İslam devletlerinin refah ve kalkınmalarında harcayacakları hadsiz hesapsız kaynakların yok yere heba olmasına sebep olan, insanlarımızı dininden, imanından, güzel ahlâkından yoksun bırakıp onları adeta materyalizmin robotları haline getiren ve tüm insanlığı adeta geri dönüşümsüz bir köleliğe mahkum eden bu gizli örgütü, artık, tereddütlerden uzak, net bir şekilde tanımak imkânı bulacaklardır. Bizler, ancak, bu fitne örgütünü doğru şekilde tanıyarak ve onların plan, hile ve desiselerine karşı zamanında gerekli önlemleri alarak onların şerlerinden ve zararlarından korunabiliriz. Özellikle de devletlerin yönetimlerine talip olan kardeşlerimiz için bunları bilmek çok daha büyük bir hayatî bir önem taşımaktadır. Çünkü onların yapacakları hata ve yanlışlar, tüm milletlere yansımakta, bunların sıkıntılarını da geniş halk kitleleri çekmektedir.

Allah'a emanet olunuz.


----------------------------
[1] WATERMAN, Alan T., 1975. "Research" in The Encyclopedia Americana, International ed. Americana Corporation International headquarters; 575 Lexington Avenue, New Yok, New York 10022.
[2] http://www.americanprogress.org/issues/technology/report/2012/12/10/47481/the-high-return-on-investment-for-publicly-funded-research/