009  Şeytan, örgütleniyor


Değerli okuyucularım,

Halkımız arasında bir söz vardır: "İnsan kendisi nasılsa, herkesi öyle bilir" diye. Bu söz ne kadar doğrudur. Kendisi doğru sözlü, dürüst, hakkaniyetli, saf ve temiz kalbli insanlar, hergün, her türlü yalanı söyleyen, verdiği sözde durmayan, emanete hıyanet eden, kısaca şeytana uyan kötü insanların oyunununa geliyorlar.

İşte, tarihi akış içinde, Adem aleyhisselamın soyu, yığın yığın büyüyüp tüm yeryüzünü kaplarken, bir yandan Rabbimiz insana kendisine günlük yaşantısında yardımcı olacak, çeşitli nesneleri adlandırma, ekip biçme, giyinme, pişirme, işaretlerle fikirlerini anlatma gibi şeyleri; diğer yandan onu yüksek insanî değerlere ve olgunluğa ulaştıracak "adalet, merhamet, sabır, cömertlik" gibi yüksek insanî değerleri öğretiyor, bunun için onlara kendi aralarından seçilmiş kişlerden elçiler, nebiler, veliler gönderiyordu.

Diğer yandan ise, "Senin doğdoğru yolun üzerine oturup onları saptıracağım" diyen İblis, daha ilk günden dediğini yapıyor, ve tuzaklarını kurmaya başlıyordu...

Şeytan ve evlatlarının, en hafif tuzağı, insanlara vesvese vermekti. Ama bu yöntem, ihlas sahibi samimi kullar üzerinde çok etkili olamıyordu.


# Kaba ve sert mizaçlı insanları kullanıyor

Şeytanın ikinci hamlesi, kaba, sert, hırçın mizaçlı, şiddete eğilimli kişilerden kendisine bir topluluk oluşturmak oldu. Bunun için en uygun kişiler, kardeşi Habil'i öldürerek ilk büyük günahı işleyen Kabil'in soyundan gelenlerdi.

Değerli okuyucularım,

"Adem'den sonra ilk nübüvvet hil'atini giyen Şit değil, Hz. İdris'tir" "İdris peygambere, Allah tarafından indirilen gök kitabı, 30 sayfalıktır. Hz. Ademden sonra ilk yazı yazan Oydu"[1]

İdris aleyhisselam ile ilgili olarak ayeti kerimede:

"Kitapta İdris'i de an. O da dosdoğru bir peygamberdi. Onu pek yüce bir yere yükselttik" [Meryem, 56-57] buyruldu.

İdris aleyhisselam bile bu olay gerçekleşmeden önce, yakınlarına Kabil soyundan gelenler için onlardan uzak durmalarını vasiyet etmiştir:

"Ey Adem bababın torunları! dedi. Yüce Allah'ın size emrini bildiriyorum. Sakın küçük amcanız Habil'i öldüren büyük amcamız Kabilin evlatlarıyla, evlatlarınızı karıştırmayın evlendirmeyin. Çünkü onun evladını, onlarla karışanı, onlara yakınlık duyanları Yüce Rabbimiz azaba çarptıracağını söyledi."[1]

Değerli okuyucularım, Şeytan için bundan daha büyük bir koz olabilir miydi? Kendisi gibi Allah'a asi gelen, şiddet yanlısı kişilerden oluşan bir topluluk iblisin çok işine yarayacak, ve bin yıllar boyunca onları kendi karanlık işlerinin yerine getirilmesinde bir zulüm makinesi olarak kullanacaktı.


# İblis artık tüm yeryüzünü kaplayan büyük ordusunu kuruyor.

Şeytanın, hedefi ise çok büyüktü. O bunlarla asla yetinmeyecekti. Daha insanlık tarihinin ilk yıllarından başlayarak kendisinden telkin alan, kendisine itaat eden büyücü din adamlarından oluşan büyük bir ordu ile tüm insanlığı Allahü Tealâ'nın dininden uzaklaştıracak en önemli adımları atmaya başladı.

Şimdi bu sözlerim size bir masal gibi gelebilir. Hayır gelmesin. Lütfen okumaya devam edin.

İnsanlık tarihinin ilk yıllarında büyücü ve kahinler, bazen din adına, bazen insanların sağlık sorunların çözümler bulmak adına çok önemli etkinliklerde bulunuyorlardı. Bunlar Orta Asya'da, Çin'de, Tibet'te, Hindistan'da, Mezopotamya'da Mısır'da en önemli mevkileri işgal ediyorlardı. Hele kast sisteminin hakim olduğu Hindistan gibi yerlerde büyücüler tüm kesimleri etkiliyor, onların sözlerine göre hareket ediliyordu. Mısır gibi yerlerde ise Firavunların en sadık adamları durumunda idiler. Şimdi birkaç alıntı yaparak işin önemini sizlere anlatmak istiyorum:

"Kam (şaman) kendi özel yöntemleri sayesinde ulaştığı extase hali içinde ... başka ruhları hükmü altına alarak tabiat güçleri ve şeytanlarla bağlantı kurmaya muvaffak olur."[2]

"Eski çağlarda (sümerler döneminde), kahinler tapınaklarda durur, kendilerine sorulan sorulara gerekli cevapları verirdi. Sümer toplumu bu büyücülerin etkisi altındaydı."[3]

"Akdeniz uluslarına korku salan yer Babil'dir, Babil'de büyücülük , kahinlik, medyumluk bir toplum yönetimi niteliğindeydi. Babil büyücüleri birer gök bilimci olduklarından bilimsel yanları da vardı. Bundan dolayı etkileri daha güçlü idi.""İsa'dan önce XV. yy da Babil'de büyücülük Kralları imparatorları titretecek nitelikteydi."[3]


# Şeytanın, büyücü ordusu artık her yerde

"Cinleri yardım için çağırma gücüne sahip olduklarına ve bazı gizli güçleri diledikleri gibi kullanabileceklerine inanan Babilliler, bu yönleriyle Mısır medeniyeti üzerinde de çok büyük izler bırakmışlardır." "Babil’den kalan falcılığı ve sihirbazlığı daha da ileri götüren Mısırlılar çoğu meseleleri büyüyle halletmeye çalışıyor, gözbağcılık yapıyor ve hemen her hususta illüzyona başvuruyorlardı."[4]

"Yunanlıların kötü büyücüleri olduğu gibi iyi büyücüleri de vardı. Bunlar tarlalardaki ürünlere bereket getirirler, savaşlarda düşmanı yenik düşürürlerdi."[4]

"Eski Romalılar da iyi olsun, kötü olsun, tüm büyücülerden korkarlardı. Bazı Romalı hükümdarlar ülkedeki tüm büyücüleri sınır dışı etmişlerdi. İmparator Valens, büyücülükle uğraşan herkesi en ağır şekilde cezalandırmaktan çekinmiyordu. Zamanın din adamları, büyücülere, şeytan tarafından yönetilen kötü ruhlar gözüyle bakıyorlardı. “Büyücü” kelimesi yeni bir anlam kazanmıştı artık. Bu anlama göre büyücüler, doğrudan doğruya şeytanın kendisinden ya da putperestlerin tanrılarından insanüstü kuvvetler alan kimselerdi."[4]

"Mısır'da Babil'de olduğu gibi Hindistan'da gelişen büyücülük bir din kılığına bürünerek kısa bir süre içinde bütün komşu ülkere ilk çağ İran'ına yayıldı. Tapınaklar birer büyü yuvası oluverdi."[3]

Hindistanın komşuları Keldaniler'de Çin'de büyücü kahinler çok önemliydi. Bir takım tanrıların yönetimi altında yürütülürdü. Bu uluslar öyle inanırdı ki Kahin büyücü toplum içinde en yetkili en korkulan kimseydiler."[3]

Değerli okuyucularım,

Bu kadar bir örnek bile o dönemlerde şeytana tabi olup onun telkinleriyle hareret eden büyücülerden oluşan akıl almaz büyüklükteki bir büyücü ordusunun nasıl yeryüzünü kapladığını açık bir şekilde ortaya koymuyor mu?

Allah'a emanet olunuz.


----------------------------
[1]Gürtunca, M. Faruk, 1979. Peygamberler Tarihi. Sağlam Kitabevi, Cağaloğlu Çatalçeşme Sok. No:21, İstanbul, s.64
[2]http://www.gizemligercekler.com/samanizm-nedir/
[3]http://www.medyumkenanteke.com/muneccim
[4]https://insanveevren.wordpress.com/?s=b%C3%BCy%C3%BCc%C3%BCl%C3%BCkm