013  Şeytan, tanrı şablonunda tadilata gidiyor


Pek değerli okuyucularım,

Yıllar geçiyor. Şeytan aleyhillanenin Hindistan topraklarında filizlendirdiği tanrı şablonu, Babil'in o müthiş büyücüleri eliyle Mezopotamya'ya oradan da Mısır topraklarına yayılıyordu.

Nil'in eşsiz bereketiyle Mısır zenginleşmiş, insanların bilgi ve kültürleri artmış, artık hastalar cerrahi operasyonlara bile tabi tutulabilir hale gelinmişti.

"Eski Mısır'da tıbbın ulaştığı gelişmişlik düzeyi oldukça şaşırtıcıdır.""Bugün bilimsel tespit yöntemleri kullanılarak mumyalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda Antik Mısır'da beyin ameliyatlarının yapılmış olduğu anlaşılmıştır"[1]

Artık iblis de zamana ayak uydurmuş, daha insan odaklı, yeni bir tanrı şablonunun tasarımına çoktan başlamıştı.

Ancak bu olgunun ayrıntılarına girmeden, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için Mısır'ın o günlerdeki ahvaline bir göz atmakta büyük yarar vardır.


# Antik Mısır'da durum

"Eski Mısır’da son derece doğal olarak bilinen bir olguydu büyüler. Ancak yine de herkes büyü yapamazdı. Bu konuda özel (!) yetenekleri olan tanrılarla (cinlerle) iletisim kurabilen kisiler büyü yapabiliyordu.""Büyücü kimi zaman Tanrıyla (cin’le) bir olurdu. Tanri’ya (cin’e) kendini kabul ettirir ve eğer tanrı (cin) kabul ederse ona istediğini yaptırırdı."[2]

"Kara büyülerde genellikle büyü yapılmak istenen kişinin kendisine ait bir şey ele geçirilir ve bunun yardımıyla balmumundan yapılmış insan figürüne bakir sisler saplanırdı. İnsan figürü büyü yapılan kişiyi simgelerdi. Balmumu eriyince kişi ölürdü."[3]

"Yeni Krallık Dönemi'nde Mısır büyük bir devlettir, kolonileri vardır, yönetim kralın memurları tarafından yapılır. Devletin hazır bir ordusu bulunur. Mısır'a devamlı yabancı göçü görülür."" İmparatorluk Tanrısı Amon'dur. Amon tapmağının ve rahiplerinin kudreti ülkede gittikçe artar."

"Dış ticarette de Amon rahiplerinin tekeli söz konusudur. Örneğin yabancı tüccarlar, firavun ve tanrı Amon'a bir şeyler sunduktan sonra geriye kalan ürünlerini satabilirdi."[4]

Bu kısa alıntılar bile eski Mısır'daki büyücü rahiplerin, kısaca şeytanîlerin toplum hayatına ne kadar etkili olduklarını ortaya koymaktadır.


# İslamla, şeytanîler arasındaki mücadele

"Yûsuf aleyhisselam dönemi, Mısır'da putperestlik yerine İslamiyet'in hakim olduğu en belirgin dönemdir. Yûsuf aleyhisselamın vefatından sonra onu destekleyen Asya kökenli yöneticilerin Mısır'dan sürülmesiyle yeni bir dönem başlar. Bu dönem, putperestliğe dönüş dönemidir. Ancak bu dönemde özellikle Amon rahiplerinin siyasi bakımdan kuvvetlenmesi yöneticilerin işine gelmemiştir."

"Amon rahiplerinin firavunu dahi rahatsız eden maddi birikimlere ulaşmaları, rahiplerin siyasi gücünü zayıflatacak bir dinsel reform hareketini zorunlu kılar."

"Akhenaton'un yaşadığı dönemde Amon Rahipleri oldukça güçlüydüler. Mısır'ın geleneksel dini olan Amon dininin rahipleri, ülke yönetiminde yer yer firavundan bile öncelikli söz sahibiydiler. Firavun herhangi bir iş yapmadan rahiplere danışmak ve kehanetlerine başvurmak zorundaydı."

"Babasının ölümünden sonra genç yaştaki IV. Amenofis, büyük bir baskıya maruz kaldı. Bu baskının sebebi, geleneksel çok tanrılı Mısır dinini değiştirerek tek tanrı inancına dayalı bir din getirmiş olması ve her alanda köklü değişikliklere girişmesiydi. Tahta çıktıktan 5 sene sonra 41 yaşında iken kendisinde çok büyük bir manevi değişiklik hasıl oldu. İlahin Bir, isminin ise Aton olduğunu halkına ilan etti. Tapınaklardaki bütün putların kırılmasını, duvarlardaki tanrı (!) isimlerinin kazınmasını emretti. Ameophis (İmparatorluk tanrısı Amus razı olsun) olan adını Akheneton (Aton'un hadimi, yani hizmetkarı) olarak değiştirdi. Akheneton'un inandığı ve halkının da inanmasını istediği İlah, kendi ifadesine göre, yalnız Mısırlıların değil, bütün insanların, bütün kainatın Yaratıcı'sı idi. Güneş'i, Ay'ı, yıldızları yaratan O idi."[4]

Görüldüğü gibi o dönemin Mısır'ı, hak ile batılın bir mücadele alanı idi. Ama şeytanîler her bakımdan güçlü idiler.


# Şeytan, zihinlere yeni fikirler sokuyor

Ancak şeytan boş durmuyor, kendisine tabi olan büyük bir büyücü ordusu aracılığıyla zihinlere yeni fikirler sokuyordu. Bunların temelini ise şimdiki Kabalacıların fikirlerinin daha soyutlanmış bir biçimi oluşturuyordu.

Şimdi sizlere Kabala ile ilgili birkaç anekdot sunmak istiyorum.

"Kabala ilmi, 5,000 yıl kadar önce, antik Babil’de ortaya çıktı."[5]

"Kabalanın kökeni Eski Mısır'a dayanmaktadır."[6]

"MÖ 1000 yılına ait bir plaka. Eski Mısır öğretilerinin Yahudi gelenekleri kadar masonik öğretiler üzerinde de büyük etkisi vardır. Masonluğun en önemli sembolerinden olan 'göz' sembolü, Mısır yapıtlarında da sıkça kullanılmaktadır."

"İsrailoğulları henüz Hz. Musa hayatta iken dahi Eski Mısır'da gördükleri putların benzerlerini yapıp onlara tapınmaya başlamışken, Hz. Musa'nın vefatının ardından daha ileri sapmalara kaymaları zor olmamıştır. Kuşkusuz tüm Yahudiler için aynı şey söylenemez, ama aralarından bazıları Mısır'ın putperest kültürünü yaşatmış, dahası bu kültürün temelini oluşturan Mısır rahiplerinin (Firavun büyücülerinin) öğretilerini sürdürmüş, bu öğretileri Yahudiliğin içine sokarak onu tahrif etmişlerdir."

"Eski Mısır'dan Yahudiliğe devrolunan öğreti, Kabala'dır. Kabala da, aynı Mısır rahiplerinin sistemi gibi, ezoterik (gizemli) bir öğreti olarak yayılmış ve yine Mısır rahipleri gibi temelde büyü ile ilgilenmiştir. Ünlü Yahudi araştırmacı Shimon Halevi, "Kabala, Tradition of Hidden Knowledge" (Kabala, Gizli İlmin Geleneği) adlı kitabında Kabala'yı şöyle tanımlamaktadır:

Pratikte Kabala, kötülüklerle ilgilenmenin yolu ve semboller yoluyla psikolojik dünya üzerinde güç kazanmanın tehlikeli bir sanatı ve büyüye dayalı bir formudur."

"Kabala'nın dikkat çekici bir yönü ise, Tevrat'taki yaratılış anlatımından çok farklı bir anlatım içermesi, Eski Mısır'ın maddenin sürekliliğine dayalı materyalist görüşünü korumasıdır. Türk masonlarından Murat Özgen Ayfer bu konuda şunları yazmaktadır:

Kabala'nın en önemli bölümü, evrenin oluşturulmasına ilişkin kuramıdır. Bu kuram, teist dinlerde benimsenen yaratılıştan pek farklıdır. Kabala'ya göre, yaratılışın başlangıcında, "daireler" ya da "yörüngeler" anlamına gelen ve SEFİROT olarak anılan, hem özdeksel (maddi) hem de tinsel (manevi) nitelikli oluşumlar doğmuştur. Bunların toplam sayısı 32'dir; ilk onu Güneş Sistemi'ni, diğerleri ise uzaydaki öteki yıldız kümelerini temsil ederler"[7]

Allah'a emanet olunuz.


----------------------------
[1]https://insanveevren.wordpress.com/2011/06/02/antik-misirda-tip/
[2]https://insanveevren.wordpress.com/2011/05/20/eski-misirda-buyuculuk/
[3]https://gizliilimler.tr.gg/Eski-M%26%23305%3Bs%26%23305%3Br-h-da-B.ue.y.ue.c.ue.l.ue.k-.htm
[4]https://gizliilim]ler.tr.gg/Eski-M%26%23305%3Bs%26%23305%3Br-h-da-Amon-Dini,-Amon-Rahipleri-ve-Akhenaton.htm
[5]http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/sunumroportaj/ustaya-gore-kabala-ilmi/
[6]http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/sunumroportaj/ustaya-gore-kabala-ilmi/
[7]https://gizliilimler.tr.gg/Eski-M%26%23305%3Bs%26%23305%3Br-h-dan-Kabala-h-ya.htm