Muhtelif sera ve salon süs bitkileri yetiştiriciliğinde en önemli bakım tedbiri sulamadır. Yetişme muhiti faktörlerine, bitkinin cinsi ve çeşitli özelliklerine göre değişen su ihtiyacı, diğer bir deyimle her bitkiye ne miktar su verilmesi gerektiği hususunda kat'i rakamlar vermek mümkün değildir. Zira bu faktörler çeşitli iklim şartlarına göre değiştiği gibi, birbirine komşu olan iki evde bulunan aynı bitkiye göre de değişebilir. Bu evlerden birinin kaloriferle, diğerinin soba ile ısıtılması, bir bitkinin sıcak salonda (18-20°C) diğerinin daha serin (8-10°C) bir yerde muhafazası, birinin güneye, diğerinin batıya bakan bir pencere kenarı veya civarında bulundurulması gibi farklı şartlar altında bitkiye verilecek su miktarı da değişecektir. Bundan dolayı su ihtiyacı bahsinde verilen ana prensipler, mesela bazı süs bitkilerine istirahat devresinde hiç su verilmediği göz önünde tutularak sulamanın bizzat yetiştiricinin şahsi müşahadesi ve melekesi ile ayarlanması gerekir. Bu arada sera ve salon süs bitkilerinin sulanmasında; geniş yapraklı bitkilerin, küçük saksılarda bulundurulan gelişmiş bitkilerin ve nihayet nispi rutubeti düşük, güneşli yerlerde muhafaza edilen bitkilerin fazla sulanması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.
Kaide olarak sulamanın her akla geldiği zaman değil, bitkinin suya ihtiyacı olduğu zaman yapılması icap eder. Nitekim süs bitkilerinin çoğunun evlerde umumiyetle saksı toprağının kuru tutulmasından ziyade, devamlı bir surette rutubetli tutulma neticesi zarar gördükleri yetiştiricilerce bilinen bir hakikattir. Bu ise kafi bilgi ve pratiğe sahip olmayan kimselerin bitkiye ne kadar bol su verilirse o kadar iyi gelişir şeklinde yanlış bir ön yargıya sahip olmaları neticesidir. Saksı toprağının kuru veya rutubetli olduğu, saksıyı yukarıya doğru kaldırılmak ve saksıya dıştan vurulmak suretiyle kolayca anlaşılır. Saksıdan tınlama şeklinde çıkan ses toprağın kuru, boğuk ses ise rutubetli olduğunu gösterir. Ancak saksı ile toprak arasında boşluk bulunması halinde yanılabilineceği göz önünde tutularak, böyle bir muayeneye tabi tutulacak saksının önce avuç içi ile iki yanına vurulması ve bilahare saksının birkaç defa tabanı üzerine oturtulması uygundur. Saksı toprağının kuru veya rutubetli olduğu, kafi pratiğe sahip bir yetiştirici tarafından saksı toprağının ağırlığından da anlaşılabilir.
Prensip olarak saksıda gevşek, geçirgen harç materyali bulunan bitkilere daha sık su verİlir. Kışın istirahat halinde bulunan bitkilere 3-5 günde bir, serin, nispi rutubeti düşük olmayan yerlerde bulundurulan bitkilere ise yetişme muhiti şartları ve bitki cinsi nazarı dikkate alınmak şartı ile haftada veya 15 günde bir su verilir.
Memleketimiz, özellikle Ege Bölgesi iklim şartlarında yetiştirilen, sekulent karakteri haiz olmayan, bol suya ihtiyaç gösteren sera ve salon süs bitkilerine yazın günde asgari 1 defa su verilmelidir. Sulama her defasında saksı toprağı tamamen rutubetli hale gelecek şekilde yapılmalıdır. Saksıya hergün az miktarda su verilmesi yanlış ve zararlıdır. Zira böyle hallerde su toprağın her tarafına iyice nüfus edemez ve toprağın mühim bir kısmı kuru kalır.
Saksıya su verilip verilmemesi gerektiği birinci planda toprağın el ile muayenesi suretiyle anlaşılır. Eğer saksı toprağının yüzeyden 1-2 cm lik kısmı çok kuru ise sulama yapılmalıdır.
Sulamada önemli hususlardan biri de sulamanın ne zaman yapılacağıdır. Kaide olarak süs bitkilerinin günün sıcak saatlerinde sulanmaması gerekir. Gündüz bitkiler suya, besin maddelerini topraktan almak ve transpirasyonu karşılamak için ihtiyaç gösterirler. Gece ise su yapraklarda husule gelen yapı maddelerinin eritilerek bitkinin muhtelif kısımlarına taşınması için luzumludur. Bilhassa son zikredilen faaliyet için fazla miktarda suyun topraktan alınması bahis konusu olduğundan, gelişme periyodu olan ilkbahar ve bilhassa yaz aylarında akşam üzeri sulama yapılması uygundur.
Yazın günde iki defa sulamanın bahis konusu olduğu hallerde, ilk sulama sabahleyin erken saatlerde yapılmalıdır. İstirahat devresi zarfında ise sulama öğleden önce yapılmalıdır. Sulamanın muhtelif şahıslar yerine daima bir kişi tarafından yapılması uygun olur.
Sera ve salon süs bitkilerinin sulanmasında kullanılacak suyun bazı özellikleri önemlidir. Süs bitkisi cinsine göre kullanılacak suya 4-6 pH değeri sağlanmalı ve su, toprağın pH değerini değiştirmeyecek nitelikte olmalıdır. Süs bitkileri için en uygun su yağmur suyudur. Zira yağmur suyu hafif nötr veya asit reaksiyon gösterir. Bünyesinde eser miktarda erimiş besin maddeleri ve fazla miktarda oksijen ihtiva eder.
Ege Bölgesi şartlarında çeşme, bilhassa kuyu suyu fazla kireç ihtiva ettiğinden Kamelya, tropik bitkilerin çoğu, bu arada Bromeliaceae familyasına dahil olan bitkiler , Orkide'lerin ekserisi, epifit bitkiler, Anthurium'lar böyle sulara tahammül edemezler. Bu bitkiler içerisinde bilhassa Orkide'ler çeşme suyunda bulunan klora karşı hassastırlar. Genel olarak 10-15 Alman sertliğini (1 Alman sertlik derecesi 100 lt suda 1 gr Ca ve diğer minerallerin bulunduğunu gösterir) haiz su ile sulanan ve kirece karşı çok hassas olmayan bitkilerde saksı değiştirilinceye kadar önemli zararlar husule gelmez.
Yağmur suyu temini mümkün olmadığı hallerde fazla kireç ihtiva eden çeşme suyunun kireçten arıtılması gerekir. Bilhassa bölgemizde olduğu gibi fazla miktarda kireç ihtiva eden çeşme veya kuyu sularının dinlendirme veya kaynatılma suretiyle kireçsiz hale getirilmesi çok güçtür. Bu hususta yetiştiriciye bazı çarelere baş vurması tavsiye edilebilir. Memleketimizde bilhassa son yıllarda fabrikalarda suyun kirecinden arıtılması problemi göz önünde tutularak muhtelif kapasitede Vebolit, Permutid ve Sabotit gibi tasfiye cihazları imal edilmektedir. Bu cihazların ufak kapasitede olanları küçük sera ihtiyacını karşılayabilir. Böyle cihazların bulunmadığı hallerde, kireçli çeşme veya kuyu suyuna lt'ye 2 gr FeSO4 veya KHCO3 veyahut da K2CO3 ilave edilmesi ve oda sıcaklığında bir müddet bekletilmesi uygundur.
İçerisinde klor ihtiva eden çeşme suyunun klora karşı hassas süs bitkilerinde kullanılması icap ettiği hallerde ise su kaynatılarak klor buharlaştırılır. Ancak suyun kaynatılması ile buharlaşma esnasında su içerisindeki O2 ve CO2 in de klor ile birlikte uçması suyun değerini düşürür. Bu bakımdan mecbur kaIınmadıkça su kaynatılmamaIıdır.
Sera ve salon süs bitkilerinde kışın kullanılacak suyun soğuk olmaması gerekir. Suyun sulama esnasında 15-18°C sıcaklığı haiz olması şayanı tavsiyedir. Ancak kışın istirahat halinde bulunan ve soğuk sera ve salonlarda muhafaza edilen bitkilere verilecek su, vaktinden önce gelişmeye önlemek üzere daha düşük ısıyı haiz olmalıdır.
Sera ve salon süs bitkileri yetiştiriciliğinde önemli hususlardan biri de bitkilere su püskürtülmesidir. Nispi hava rutubeti istenildiği derecede ayarlanabilen ve yüksek tutulabilen seralarda ayrıca özel bir püskürtmeye lüzum olmadığı halde, yazın nispi rutubeti çok düşük olan veya kışın kaloriferle ısıtılan mahallerde sera ve salon bitkilerinin çoğuna sık sık su püskürtülmesi gerekir. Zira nispi rutubeti çok düşük olan mahaller, sera ve salon bitkilerinden ancak pek azının normal gelişmesine elverişlidir. Bu arada su püskürtme; saksı değiştirme veya çelik dikimini müteakip transpirasyonu azaltmak ve solmaya engel olmak için alınabilecek en önemli bakım tedbiridir.
Toprağın mineral besin maddelerinin bitki tarafından zamanla tüketilmesi ancak zamanında yapılan gübreleme ile karşılanabilir. Gübreleme denildiğinde genel olarak bitkinin topraktan aldığı ve su ile topraktan yıkanan besin maddelerinin tekrar toprağa verilmesi anlaşılır. Ancak bu suretle bitki iyi gelişir ve hastalıklara mukavim bir hale getirilir. Her ne kadar bitki toprağı, yenilenmiş ve besin maddelerince zenginleştirilmiş bir saksıya alındığında gübrelemeye ihtiyaç göstermez ise de, toprakta bir müddet sonra besin maddelerinde önemli nisbette azalma olur. Sera ve salon süs bitkilerinde ideal olan gübreleme tarzı bitki gelişmesinin muayyen devrelerinde yapılacak tek taraflı gübrelemedir. Vejetasyon periyodu başlangıcında - ekseriya kış sonu ve ilkbaharda - veya genç bitkilerde N gübrelemesi uygundur. Bu suretle bitkinin yaprak ve sürgün teşkili arttırılmış olur. Kısa müddet devam eden N gübrelemesini, bitkide çiçek teşkilini ve kalitesini artırmak için P ve K gübrelemesi takip eder. Sera ve salon süs bitkileri yetiştiren büyük işletmelerde bu yol takip edilmekte ise de, küçük işletmeler ve süs bitkileri amatör yetiştiricileri için bu gübreleme tarzı pratik olmadığından gübreleme genellikle kompoze gübrelerle yapılmaktadır.
Bitki için önemli olan besin maddelerinden N amonyumsülfat, P süperfosfat, K potasyumsülfat ve her üç besin maddesini çeşitli oranlarda bir arada ihtiva eden mineral gübre ise nitrofoska halinde piyasadan sağlanabilir.
Kompoze gübreler muayyen nisbetlerde N, P ve K ihtiva ederler. Sera ve salon süs bitkilerinde kompoze gübrelerin kullanılabilmesi için zikrolunan bu 3 besin maddesinin karışım oranının biIinmesi gerekir .
İlkbahar ve yaz başlangıcında bitkinin fazla yaprak ve sürgün vermesi için kullanılan azotça zengin kompoze gübrenin besin madde nisbetinin 14: 10: 14 (N : P2O5:K) veya 14: 12 : 14 yahut 15: 11 : 15 veyahut da buna yakın olması uygundur. Sürgün gelişmesinin az olması arzu edildiğinde 10 : 12 : 12 oranında, büyük ölçüde çiçeklenmeyi artırıcı tesir icra eden gübre kullanılması düşünüldüğünde de 8: 14: 18 veya 10: 12: 12 oranındaki gübrelerin alınması doğru olur.
Sera ve salon süs bitkilerinin gübrelenmesinde önemli hususlardan biri de her saksıya ne miktar, hangi periyodlarla ve ne zaman gübre verileceğidir. Tane halinde gübre verildiğinde her bir tane ile toprağa takriben 1 gr kompoze gübre verildiği ve 12 cm lik bir saksıya 1 tanenin 1 ay kifayet edeceği düşünülmelidir. Aynı durum 1 gr toz haldeki kompoze gübre için de bahis konusudur.
Memleketimizde, bilhassa Ege Bölgesinde yapılacak sera ve salon süs bitkileri yetiştiriciliğinde kireç ihtiva eden kompoze gübreler kullanılmamalıdır. Zira bölgemiz toprakları yeteri kadar kireç ihtiva ettikleri gibi, sera ve salon süs bitkilerinin çoğu hafif asit reaksiyonu gösteren toprakları tercih etmektedirler.
Ticarette satılan mineral gübreler tane veya toz halindedir. Süs bitkileri için konsantre eriyikler halinde hazırlanmış gübreler de memleketimizde ticarete intikal etmiştir. Sera ve salon süs bitkileri yetiştiriciliğinde mineral gübrelerin suda eritilmiş halde kullanılması uygundur. Zira bu tarzda gübrelemeler besin maddelerinin kısa zamanda bitki tarafından alınmasını sağlamış olur. Mineral gübrelerin sera ve salon süs bitkileri yetiştiriciliğinde toz halde kullanılması en az tatbik edilen tarzdır. Zikrolunan mahzurundan başka, böyle gübrelerin saksı toprağı ile karıştırılması bilhassa büyük işletmelerde epey zaman alır. Tane ve toz halindeki gübreler yavaş tesir ederler. Tane gübreler saksı kenarına yakın olarak toprak üzerine konur ve hafifçe toprak içine bastırılır. Toz gübreler ise saksı toprağı kenarına serpilir ve toprak hafifçe kabartılarak gübre ile karıştırılır.
Sera ve salon süs bitkilerinin gübrelenmesinde nazarı dikkate alınacak en önemli hususlar şunlardır :
1) Kullanılacak gübrenin reaksiyonu hafif asit veya asit olmalıdır.
2) Zayıf konsentrasyonda ve tedrici gübreleme fazla konsentrasyonda ve birden bire yapılan gübrelemeye daima tercih edilmelidir.
3) Hangi tarzda olursa olsun, gübreleme yapılmadan önce saksı içerisindeki toprak iyice sulanmalıdır.
4 ) Muayyen miktarda - ekseriya 1 gr ile 4 gr - kompoze gübrenin 1lt suda eritilmesi ile elde olunan besin madde eriyiğinin hepsinin 1 defada 1 saksıya verilmesi yanlıştır. 1 lt besin madde eriyiğinin 12 cm lik saksılardan 8-10 saksıya taksiın edilmesi uygundur. Saksıların daha küçük veya büyük olması halinde 1 lt besin madde eriyiği daha fazla veya daha az saksıya taksim edilir.
5) Gübreleme hiç bir zaman güneş ışığında yapılmamalı, bitkilerin umumiyetle akşam üzeri gübrelemesi tercih edilmelidir. Bu suretle tesadüfen yapraklar üzerine damlayan besin madde eriyiğinin yanık lekeleri husule getirmesine engel olunur.
6) Gübrelemeye genel olarak sonbahar başlangıcında nihayet verilmelidir. İstirahat periyodunda bitkilere prensip olarak gübre verilmez. Ancak kışın sıcak mahallerde bulundurulan ve bu yüzden istirahat periyoduna giremiyen daima yeşil otsu bitkilere, çok hafif konsentrasyonlarla - 1 lt suya 1 gr - ayda bir defa gübre verilebilir.
7) Saksısı yeni değiştirilmiş olan bitkilere kök sisteminde husule gelen yaralar kapanmadan, yeni kökler teşkil olunmadan önce gübre verilmemelidir. Bu müddet ekseriya 4-6 hafta kadardır.
8) Yavaş büyüyen türlerde genç bitkilere, gübreleme ile süratli büyüme neticesi husule gelebilecek anormal gelişmelere engel olmak ve fizyolojik dengeyi sağlamak maksadı ile gübre verilmez.
9) Yaprakları tamamen yeşil olmayan, alaca renkli yaprakları haiz bitkilere az gübre verilmelidir. Aksi halde böyle bitkilerin yapraklarının ekseriya yeşil renk aldığı görülür.
10) Besin noksanlığı hariç, hasta bitkilere gübre verilmez. Zira böyle bitkiler besin maddelerini bünyelerine alamadıkları gibi umumiyetle zayıf halde bulunan köklere gübreleme menfi tesir yapar.
Sadece yaprakları için yetiştirilen daima yeşil otsu bitkiler umumiyetle kış sonundan sonbahar başlangıcına kadar gübrelendikleri halde, çiçekleri için yetiştirilen bitkiler sadece esas gelişme devresi, tomurcuk ve çiçek teşkili esnasında, yapraklarını döken süs bitkileri ise bir miktar yapraklandıktan sonra gübrelenirler.
Saksı, kasa veya çanak gibi içerisinde belirli miktarda toprak bulunan bir kapta yetiştirilen süs bitkilerinin bir müddet sonra saksı değiştirmeye tabi tutulması gerekir. Bu ameliye sadece saksı toprağında beslenme ile azalan besin maddelerinin telafisi gayesine yönelmiş değildir. BiIindiği üzere salon ve sera süs bitkilerinin büyük bir kısmı hafif asit reaksiyon gösteren, yani pH kıymeti 6-6,5 arasında olan toprakları tercih ederler. Ancak saksı toprağının reaksiyonu saksıya verilen su ve gübrelerle zamanla değişir. Bu değişme toprağın ya asit veyahut da alkali reaksiyonuna sahip hale gelmesi şeklinde olur. Saksının dış kısmında yeşil bir liken örtüsü ve toprak sathında yosunların görülmesi saksı toprağında kuvvetli asitleşmenin, saksı kenarındaki toprakta mavi likenler ve beyaz çiçeklenmeler ise kuvvetli alkalileşmenin belirtileridir.
Bitkiler solunumları için lüzumlu olan oksijeni hava vasıtası ile temin ederler. Havalandırma salonların süs bitkileri için zararlı olan sigara dumanından temizlenmesini sağladığı gibi, bilhassa memleketimiz iklim şartlarında ısı düşürücü tesiri dolayısı ile de fevkalade önem taşır. Ancak havalandırma esnasında bazı hususların gözden uzak bulundurulmaması gerekir.
1) Havalandırma esnasında süs bitkileri soğuk hava cereyanına maruz bırakılmamalıdır.
2) Soğuk hava cereyanının doğrudan doğruya bitki üzerine gelmesi, havalandırma esnasında bitkilerin muhafazalı bir yere veya başka bir odaya alınması ile önlenmelidir.
3) Kışın soğuk havalarda yapılan havalandırma esnasında, bilhassa düşük ısılara hassas olan bitkilerin bulunduğu mahallin ısısının, bitkinin tahammül edemiyeceği sıcaklık derecelerine düşürülmemesine dikkat edilmelidir.
Sera ve salon süs bitkileri yapraklarının zaman zaman temizlenmesi, sadece yaprak porlarının tozlarla tıkanması neticesi bitki solunumuna gayri müsait tesirleri ortadan kaldırmak için değil, bu bitkilerin güzel canlı görünüş ve renklerini ortaya koymak bakımından da önemlidir. Bilhassa Ege Bölgesi iklim şartlarında sera ve salonlarda bulundurulan süs bitkileri temizlenmediği taktirde, yapraklar üzerinde kısa zamanda ince bir toz tabakasının teşekkül ettiği görülür. Toz ise estetik bakımından, canlı bir varlık olan süs bitkisinde değil masa sandalyede dahi arzu edilmez.
Süs bitkilerinin temizlenmesi müşkilpesent olmayan bitkilerde bitkinin yağmurlu havalarda bahçe ve balkonda veya rüzgara maruz olmayan bir yerde bulundurulması ile mümkündür. Ancak bilhassa bölgemizde uzun bir periyod yağışsız geçen yaz ayları zarfında, bitkiler gayet ince delikli sulama süzgüleri ile iyice yıkanmalıdır. Soğuk ve rüzgara karşı hassas olan bitkilerde, balkonu ve bahçesi olmayan blok apartmanlarda bu ameliye banyo küveti içerisinde duş altında yapılabilir. Kirece karşı çok hassas olan bitkilerin yıkanması yağmur suyu ve kireci alınmış su ile yapılmalıdır.
Bitkinin yıkanması yerine yapraklarının silinmesi ise, yaprakların içerisinde yağmur suyu veya kireçsiz su bulunan bir kovaya batırılmış sünger ile silinmesi sureti ile olur. Kışın kullanılan suyun soğuk olmamasına (en iyisi 20-22°C) dikkat edilmelidir.
Seralardan salonlara alınan bitkiler ışık, ısı ve nispi rutubet bakımından hayli farklı ve değişik şartlara getirilmiş olurlar. Bundan dolayı bitkilerin yeni yetişme muhitlerine kısa zamanda ve fazla sarsıntı geçirmeden intibak edebilmeleri için bilhassa başlangıçta gayet dikkatli bir bakıma tabi tutulmaları icap eder.
Prensip olarak seradan nispi rutubeti düşük bir salona getirilen bitkilerin tedrici olarak az ışıklı bir yere alıştırılması gerekir. Diğer taraftan seralarda gölge mahallerde yetiştirilen bitkilerin salonlarda birden bire daha gölge yerlere getirilmemesine dikkat edilmelidir. Böyle bitkilerin salona ilk getirildiklerinde önce seradakinden biraz daha aydınlık yerlerde bulundurulmaları ve tedrici olarak daha gölge yerlere alıştırılmaları uygundur. Seralardan salonlara getirilen bitkilerin bulundukları yerlerde havalandırma da tedrici yapılmalıdır.